Adâlet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz.
Adlî siyâsitimizin temel esâsı, ‘Zamanın değişmesi ile hükümlerin dahî değişmesi lâzım geleceği inkâr olunmaz’ kaidesidir.
Anayasa, milletin tamamıyla arzularını ve meclisin mahiyetini ve gerçek şeklini gösterir bir kanundur.
Anayasa da, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Osmanlı Devleti’nin öldüğünü idrak ve ifade ve onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin geçtiğini ilân eyleyen ve bu devletin hayatının da kayıtsız şartsız hâkimiyetin milletin elinde kalmasıyla mümkün olduğunu ifade eden bir kanundur.
Anayasa’nın asıl rûhu ise kitaplara geçmesinden evvel milletin dimağında ve vicdanında toplanmış olmasıyla ve ancak bunun ifadesi olmak üzere kurduğu meclise verdiği gerçek görev ile senelerden beri hükümlerini fiilen uyguluyor olmasıyla ve en nihayet kanun şeklinde Dünya’nın gözleri önüne konmasıyla gerçekleşmiştir.
Hukuk-u medeniyede, aile hukûkunda tâkip edeceğimiz yol, ancak medeniyet yolu olacaktır. Hukukta idâre-i maslahat ve hurâfelere merbûtiyet, milletleri uyandırmaktan men eden en ağır kâbustur. Türk milleti, üzerinde kâbus bulundurmaz.
“Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz” kuralı adlî politikamızın temelidir.