Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.
Bizim akıl, mantık ve zeka ile hareket etmek şiarımızdır. Bütün hayatımızı dolduran vak’alar bu hakikatin delilidirler.
Bir ulusal eğitim programından söz ederken, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen bütün etkilerden tümüyle uzak, ulusal kişiliğimiz ve tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü ulusal dehamızın tam olarak gelişmesi ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Herhangi bir yabancı kültür, şimdiye değin izlenen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını yineletebilir.
Bu millete gideceği yolu gösterirken Dünya’nın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.
Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür.
Bir milletin yeni değişikliğinde ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
Eğitim, kültür ve bilgi aydınlığa açılan en geniş penceredir.
Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.
En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.
Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.
Hayatta müzik lâzım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile alâkası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer konu olan hayat insan hayatı ise müzik mecburen vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın, neşesi, ruhu, süruru ve her şeyidir. Yalnız müziğin nev-i şayan-ı mütalâadır.
Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istiyor.
İstanbul’da çıkan bir gazeteyi Kaşgar’daki Türk de anlayacaktır.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.
Milli eğitim esas olduktan sonra; lisanını, yöntemini ve araçlarını milli yapmak zorunluluğu tartışılamaz.
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.
Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek, ana siyasetimizin açık dileğidir.
Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.
Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak, siz sürdüreceksiniz ve behemehal muvaffak olacaksınız.
Toplumu gerçek amacına, gerçek mutluluğuna ulaştırmak için iki orduya gerek vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran bilim ordusudur. Bu ordulardan her ikisi de aynı derece gerekli, kıymetlidir, her ikisi de hayatidir. Ancak bilim ordusunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, bilim ordusu, ölen ve öldüren birinci orduya, niçin ölüp, niçin öldürdüğünü öğreten ordudur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, anlama yeteneğini eğitmektir.