Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.

Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.

Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.

Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.

Dünya’da mütemâdiyen, müterakkî ve mütekâmil olmak isteyen herhangi bir millet, behemehâl heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir. Âbidâtın şuraya buraya hâtırât-ı târihiye olarak rekzinin mugâyir-i din olduğunu iddia edenler, ahkâm-ı şer’iyeyi lâyıkıyla tetebbû ve tetkik etmemiş olanlardır. Cenâb-ı Peygamber’in Dîn-i İslâmî tesîsinden bu âna kadar bin üç yüz kadar sene geçmiştir. Hazret-i Peygamber’in evâmir-i ilâhiyeyi tebliğ esnasında muhataplarının kalp ve vicdânında putlar vardı. Bu insanları tarîk-i hakka davet için evvela o taş parçalarını atmak ve bunları ceplerinden ve kalplerinden çıkarmak mecbûriyetinde idi. Hakayık-ı İslâmiye, tamamıyla anlaşıldıktan ve hâsıl olan kanaat-i vicdaniye kuvveti hâdisât ile teeyyüt eyledikten sonra birtakım münevver insanların böyle taş parçalarına taabbüdünü farz ve zan etmek, Âlem-i İslâm’ı tahkîr etmek demektir. Münevver ve dindar olan milletimiz, terakkînin esbâbından biri olan heykeltıraşlığı âzamî derecede ilerletecek ve milletimizin her köşesi, ecdâdımızın ve bundan sonra yetişecek evlatlarımızın hatırını güzel heykellerle Dünya’ya îlân edecektir. Bu işe çoktan başlanmıştır. Mesela Sivas’tan Erzurum’a giderken yol üzerinde güzel bir heykeli tesâdüf edersiniz. Sonra Mısırlılar Müslüman değil midir? İslâmlık, yalnız Türkiye ve Anadolu halkına mı münhasırdır? Seyahat edenler pekâlâ bilirler ki Mısır’da birçok eâzımınz heykelleri vardır. Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazîlete mâliktir. Bu fazilerleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. İnsanlar, mütekâmil olmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki fennin îcap ettirdiği şeyleri yapamaz; îtiraf etmeli ki o milletin tarîk-i terakkîde yeri yoktur. Hâlbuki bizim milletimiz, evsâf-ı hakîkîsiyle mütemeddin ve müterakkî olmaya lâyıktır ve olacaktır.

Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara’da bir Konservatuvar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel sanatların her şubesi için Kamutay’ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.

Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkılaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.

Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.

Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.

Millet, ince duygulan, düşünceleri anlatan, yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu sayede, Türk milli musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.

Milletimizin güzel sanatlar sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.

Ne münasebet! Olur mu öyle şey?! Sanatçı el öpmez! Bilakis, sanatçının eli öpülür!

Sanatkâr, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.

Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık.. olur.

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.

Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.

Uygarlık doruğunun merdiveni sanattır.

Yüksek bir insan topluluğu olan Türk Milleti’nin tarihî bir özelliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.