Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil ki, Züleyha. Bir insanın bir cümle ile yıkıldığını gördüm ben… Cahit Zarifoğlu
Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.
Bu sayfaların içindekiler yalnız sizde kalsın. Çünkü bizler böyle değişik durur, geçmişin teriyle savaşırız.
Hiç kimseyle tanışıp görüşmüyorum. Merdivenlerden tanıdığım beş on kişiyi apartmanın dışında gördüğüm zaman selam mı versem, vermesem mi, görmezlikten mi gelsem, vitrinlere mi yapışsam, yoksa avaz avaz bağırsam mı bilemiyorum. Velhasıl ayağım yer tutmaz oluyor.
Hep şunu öğütleriz: İçinize dönün. Çabucak, daha ilk adımlarda kaybolacagınız, tanımadığınız yerde ne işiniz var? O halde içinize dönmeyin.
Birbirlerine dürterek, ya da ilerideki arkadaşlarına göz işareti vererek beni gösterecekler “kalbini yok etmişin haline bakın, hınzır pek de pratik, belli etmiyor hiç” diyeceklerdi. Ama iyi ki yoklar.
Hiç beklemiyordum, birden kadın bana çevirdi bakışını. Tanrım ne büyük bir merak içindeydi bu bakış. Durmadan sormaktaydı. Hayattan ne beklediğimi sormaktaydı.
İçinizde ve elinizde karşılığı bile bulunduğuna bakmadan yaparak yaşayın inandıklarınızı. Başkalarına söylemeden, başkalarına söyleyerek entellektüelce zevkini tatmayı bir yana bırakarak yapın inandıklarınızı.