Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna… Cahit Zarifoğlu
İnsan bütününün arkasında bekleyen şiirin aktığı kanallar değil mi şair?
Şiiri tamamen somut alana çekme çabalarını anlamıyoruz. Kuru, takur tukur ve uydurma bir alan.
Ne zaman düşecekse karanlık üzerimize;
Düşsün bir bulutun gölgesi gibi.
Serinlikle birlikte bir çadır kuralım,
Ateşe hakiki bir çay koyalım;
Kenti unutanlardan olalım.
Ruhları korumanın zorluğunu anlıyorsun. Ah kardeşler gönlümün yükünü kaldıramıyorum deyince bal yutturduk.
Zarif bir hüzünle çiziyor aklımda seni gece, boşlukta kırık bir dal yüreğim, kederiyle sallanan…
Öyle tütüyorsun ki gözümde, hamd olsun hasret çekiyorum.
Bağırıyorum sofranın üstüne
Bağıracağım yemeğin ve ekmeğin içine
Yeni bir işçi geliyor kendine
Sus diyor
Sus biz yücelteceğiz emeği
Asıl sen sus tanrı yüceltmiş bir kere
Halk aşksızsa, sokaklar banka dükkanlarıyla doludur. Ellerimi kâlb olmayan sularla ıslamaya çalışır o kızlar…
Söz söyleyemem bundan sonra kimseye, sözüm varsa gökyüzüne söylerim…