Cevap veriyorum zamanla her şey geçer diyen akıllılara; “Geçen tek şey zamandır anlayan, anlatsın anlamayanlara.” Cemal Süreya
O beni herhalde sevmiş! Oysa ben onu her halde sevmiştim.
Unutsun beni demişsin, bu bana imkansız geliyor. Çünkü unutmam için önce seni hatırlamam gerekiyor.
Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini.
Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi.
Aslında ayrılıklar değilde, Gidenin sevmediği halde “Seviyorum” demesi en çok koyuyor insana.
Hayatımda ilk kez birisi bana “Kendine çok dikkat et” dedi sadece. Anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.
Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.
Güzelsin sevgilim. Ama çok yakından.
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata.. Varsın yara içinde kalsın dizlerim, Yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı.
Bazen öyle yorar ki aşk insanı, bıktırır hayattan.. Ve kapayınca gözlerini birdaha açmak istemez insan.
Uzaktan seviyorum seni.. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan.. Sadece seviyorum.
Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine ! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.
Kalbinde katarakt mı var be sevdiğim,söylemeden de göremiyor musun bendeki bu aşkı
Hiç durmadı aşk dursa bile dünya,insanlar sevdiler hep bazı insanları….
Öylesine sevdim ki seni,öylesine sensin ki!Kuşlar gibi cıvıldar,tatdırdığın acılar…
Parmak uçlarıma hapsettim seni,dokunduğum heryerde seni hissediyorum,canım yanıyor..
Ben atımı böyle dört nala sürüyorum ya, Yetişmek için mi, Bilmem, Kaçmak için mi? Ya sen? Neden sende tehlike anlarına bunca hazırlıksız olma özeni? Bir şey var, Ancak makilerin orda söyleyebilirim, Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
En olmayacak günde geldin tazeledin ortalığı alıp kaldırdın bu kutsal ekmeği düştüğü yerden..
Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi..
Kim istemez ki mutlu olmayı ? Ama mutsuzluğa da var mısın?
Ama kadınlar, Tanrım… Öyle sevdim ki onları, gelecek sefer dünyaya Kadın olarak gelirsem, eşcinsel olurum.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.
Sana seni seviyorum dediğim kadar, Anneme peki anneciğim deseydim; Hazırdı cennetteki yerim.
S’onsuzluk istemiştim ben aslında; ama S’yi biraz sessiz söylemişim galiba.
Her ölüm erken ölümdür.
Göz göze gelebilirseniz, ipi kopmuş bir uçurtma, hızla uzaklaşır bakışlarından.
Cemal Süreya Alıntıları
Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde ‘ölüden değil, diriden kork’ demişti. Zamanla anladım ki; annem yine haklıydı.
Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk.. Büyüyünce kalbin paramparça olacak.
Annesinden dayak yediği halde, yine Anne diye ağlayan bir çocuktur aşk.
Hayatta gözyaşlarımı hakedecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarm gereksiz,Yada uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar değersiz.
Kimse benimle oynamıyor diye ağlayan çocuk ! Sen büyü hele, Bak ne oyunlar oynayacaklar seninle.
Acı çektikçe insan olgunlaşırmış.. yalan be ! İlk önce kalbin kırlır, sonra çürümeye başlarsın.
Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.
Uğraşamayı bırak artık dünle ve dünündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene.
Ne olmuş her fırsatta kendimle konuşuyorsam? Bakma sen yanlış demiş eskiler, Kendi kendine konuşana deli değil, yalnız derler.
Önce öp sonra doğur beni.
Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
Aşklarda bakım istiyor, öğrenemedin gitti.
Belkide.. Evet belkide sen, hiç haketmemiştin beni. Oysa ben; Her halinle kabullenmiştm seni.
Karşıdan karşıya geçer gibi sev beni: Önce bana, sonra bana sonra yine bana bak.
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında.Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Ben ne kadar öbür çiçekleri denesem. Seninki gül oluyor aralarında..
Ne kadar güzel olsada ölüm taşır!
Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek..
Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.
Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun.
Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni.
Aklıma bile gelmiyorsun artık.. O kadar kalbimdesin ki.
Küçükken aldığım dışı güzel, İçi hep çürük çıkan elmalı şekerler gibisin. Aranızdaki tek fark; O elmalı, Sen ise el’malı.
Kimseyi suçlama, Suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, Sen ise ona herşeyini verdin.
Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemez oldu. Kim sorarsa saat kaç diye,cevabım hep aynı; O’na doğru.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar; keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Ki, Karaköy köprüsüne yağmur yağarken bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti çünkü iki kişiydik.
Özgürlüğün geldiği gün, O gün ölmek yasak!
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin!..
Sonunda sen bir gün gelirsin diye, çok şeyin adı küçük yazıldı.
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın,karanlık her sokaktaydın,gizli her köşedeydin..
Biliyorum sana giden yollar kapalı üstelik de sen hiç sevmedin beni.
Sana rastladığım gün susuzdum, yalnızdım.Bir çırpıda içtim gözlerini.
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatrına “sen” kalayım.
Aşktın sen, gidişinden bildim seni…
Yoksuluz, gecelerimiz çok kısa. Dörtnala sevişmek lazım.
Bir daha beni sevdiğini söyleme ! Neden biliyor musun ? Çünkü yine inanırım.
Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere… yüreğimin değmiş olması.
Güvenebileceğiniz ve sırtınızı dayayabileceğiniz sadece bir kişi vardır. Bu kişi annenizin kocasıdır ve çok ‘baba’ bir adamdır.
Annesinden dayak yediği halde, yine ‘Anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk.
Yeter, aklından çıkar artık onu diyor kimileri. Siz de aklınızla değil de, yüreğinizle sevseydiniz anlardınız beni.
Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem, Yalnızlığın başkenti orası.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi birşey.
Saat 12’den sonra her içki şaraptır.
Niye mi koşarsın böyle ufka doğru. Pir Sultan mı ısmarladı seni, kızılırmaktan öte Sivas’a doğru.
Kehanet adlı kısacık bir şiir buldum. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan, ‘Ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum.
Hayat benimse eğer kimse karışamaz ve biliyorum ki herkesle dost olunmaz. Aşka gelince bir kere sevdim işte, bir daha işim olmaz.
Ben nerde bir çift göz gördümse, tuttum onu güzelce sana tamamladım, sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu.
Ne demiş uçurumda açan çiçek,Yurdumsun ey uçurum!..
Unutma ki İnsanlarımız gibi aşkımız da,kazılarla bulacak kendi güneşini..
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor,nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini..
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,sensizliğin bir adı olur,bir anlamı olur belki..
En koyu yalnızlık bile bir tanığa ihtiyaç duyar…
Yokluğnu yazmak cenaze arablarını süslemek gibidir.
Çocuk olsam yeniden.. Bir tek düştüğüm için acısa içim, Ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece ..
Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası. Ve yine sevgili çocuk, biliyorsun, kişi tutkularıyla yalnızlığını adlandırıyor o kadar.
Önce sevdiğiniz terk eder sizi,ardından uykunuz.Sonra ne sevdiğiniz geri gelir ne de uykunuz..
Hayatımı başka hiçbir hayatla değiştirmek istemediğime göre, demek ki mutsuz değilim
Özlem kapıda yine, zarf zarf akıyor kapımın altından,gülümsemen bırakmıyor gözlerimi,üzerimde olacakların rehaveti,nasıl oldu…? bilmiyorum… bilen var mı???
Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur…
Evet, gün geliyor bıkıyorum senden, ama İstanbul’dan bıkmak gibi bir şey bu..