Yalnızım… Bunca Acı Tek Bir Söze Nasıl Sığabiliyordu?
Yanağımdaki Gamzeden Haberin Yokmuş… Hiç Güldürmedin Ki Yüzümü!
Bütün Felsefe Kitapları ‘Kendin Olma’yı Telkin Eder. Ancak Aydının Trajedisi Tam Da Bu Noktada Her An Biraz Daha Yabancılaştığının Farkına Varmaktır.
Korkuyu beklemenin telaşı, korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun? İşte bu yüzden, sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi. Korkuyu beklemekten vazgeçiyorum ama asla seni sevmekten değil, sevgili!…
Sadece senin aramanı bekliyorum… Sen ararsan, dünya buzlarından arınacak ve hiç olmadığı kadar canlanacak. Sen ararsan, dünya bütün kimsesiz ve kanayan çocuklarıyla birlikte soluk alıp verecek… Sen ararsan… Sen ararsan…
Olmayan Bir Sevgiliyi Inatla Beklemek; Utandırmaktır Aşkı.
Susarsan En Büyük Hedefsindir.
Sen Artık Bir Başkasının Sevgilisisin. Yalnızca Bu Cümleyi Kurmamak Için Bile Ölmek Isterdim.
Yara Açıktır Ve Hep Içerlere Işler. Hayatı Senin Gibi Görmeyenlere Anlatsan Dinlemezler. Dinleseler Inanmazlar. Biz Böyle Görmüyoruz Senin Ruhun Hasta Derler. Kendin Gibi Birini Bulana Kadar Hastasındır.
Kendin Olmak, Başkalarına Ait Zamanlarda, Sürüklenmemek Için Odandan Dışarıya Çıkmaman Gerekir. Çıktığın Andan Itibaren Sen Yoksundur Artık.
Ve O Da Benim Gibi Eğilip Çıkarsın Yarasını Gizlediği Yerden Ve O Da Üstlensin Bütün Suçları. Tıpkı Benim Gibi Yapsın O Da, Onu Gören Yarasını Görsün Önce. Çünkü O Artık Benim Içimde Gizli Bir Yerde Değil, Çok Açıkta. Artık Yüzümde Olacak O Yara.
“Öyle tutkuluydun ki hayata başlarken…
Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni…
Aradaki o büyük boşluğun adı,
Aşk olsa gerek…”
Madem ki yokluğumla daha mutlusun, O halde yokluk, benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun…
Senin Sana rağmen bir yüzün var herkesin ilk aşkına benzeyen beklemek kadar acı, anlamak zor nedensiz ölümlerin suskunluğu gibi yok karşılığı yüzünün Senin sana rağmen bir yüzün var herkesin ilk aşkına benzeyen yaklaştıkça imkansız uçurumlar nedensiz hayatların o büyük acısı gibi yok karşılığı yüzünün
Sen benim için kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin..
İnsan Bir An Geçmişe Yenik Düşmeye Görsün, Kırılgansa En Dibe Kadar Gider Ve Kimse Korumaz, Tutmaz Onu, O Düştüğü Yerde.
Birini Derinden Koklamak, Eski Bir Sevgiliye Teslim Olmaktır.
Oysa Seni Bir Dine Bağlanır Gibi Değil, Kendi Özgürlüğümü Sever Gibi Seviyorum.
Boş Yere Arama Mutluluğu, Aradığın Yerde Olmayacak. Bulunca Ise Tadını Çıkar, Çünkü Hep Sende Kalmayacak.
Senin Için Bir Şey Yapamayışıma, Seni Bu Dünyada Yapayalnız, Kimsesiz Bırakışıma Ağlıyorum. Senin Için Gerçeklik Yok, Bu Hayat, Bu Hayatın Kuralları Yok.
Bir Insan Hiçbir Şeydir, Ancak Hiçbir Şey De Bir Insan Değildir.
Kimi Sevsem Hiç Olmadığı Kadar Yalnızlaşırdı… Kimi Sevsem Bütün O Yanlış Hayatım Gizlendiği Yerden Çıkıp Gelirdi… Kimi Anlamaya Çalışsam Hayatımın Boşluğu Çarpardı Yüzüme… Kime Elimi Uzatsam O Unutulmuş Ömrümle Karşılaşırdım.
Yara açıktır ve hep içerlere işler. Hayatı senin gibi görmeyenlere anlatsan dinlemezler. Dinleseler inanmazlar. ”Biz böyle görmüyoruz senin ruhun hasta” derler. Kendin gibi birini bulana kadar hastasındır.
Sana veda etmeden kayboluşa karışmam da aslında sadece bunun için. Madem varlığım acı vermiyor sana, madem ki ancak yokluğumda sevgimi hissedebiliyorsun; öyleyse yokluğumla kal, sevgili!…
Ölüme kadar, sana olan aşkımı bir sır gibi saklayıp, bu aşka o drin merhametinle bağlandığın için sana minnettarım. Çok yalnızım ve seni çok özlüyorum…
Geç de olsa anlamıştım… Benim için hiçbir şey senden eski değildi…