Dyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısa oldu;
“Konuşmasından” dedi.
Bir soru daha sordular “Peki adam ya hiç konuşmazsa”
Dyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu
“ O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.”
Bir gün sokak ortasında, “Adamlar! Adamlar! ” diye bağırmaya başlar. Halk etrafına toplanır. Diyojen, “Ben adamları çağırıyorum!” diye sopası ile onları kovar.
Yeryüzünde En Iyi Şey Nedir? Diye Sorduklarında, Hür Olmak, Diye Cevap Verdi
Gök aleminden söz eden bir adama: “Gökten ne zaman geldin?” diye sorarak ancak görülebilen ve mevcut şeylerden söz edilebileceğini, bunun dışında hiçbir hakikatten bahsedilemeyeceğini kanıtlamak ister.
Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serseriye yol vermem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: Ben veririm!
Kendisini iyi döşenmiş bir eve götüren bir adam “Bir daha yerlere tükürmemesini” tembihlemeye kalkınca Diyojen derhal adamın yüzüne tükürür ve “Buradan daha kirli bir yer bulamadım” der.
Neden Iki Kulağımıza Karşılık Bir Dilimiz Var? Çok Dinleyelim Az Konuşalım Diye.
Güpegündüz elinde lambayla dolaşırken kendisine ne yaptığını soranlara cevabı: Adam arıyorum, adam!
Atina’da bir okula girdiği zaman, orada öğrencilerden başka birçok heykellerde gördüğünde, öğretmene dönerek: “Ooo, tanrıları da sayarsak epey öğrenciniz var.” der.
Çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce “Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti” diye haykırıp su çanağını kırmıştır.
Yeryüzünde en iyi şey nedir?” diye sorduklarında, “Hür olmak,” diye cevap verdi.
Kendisini iyi döşenmiş bir eve götüren bir adam “bir daha yerlere tükürmemesini” tembihlemeye kalkınca Diogene derhal adamın yüzüne tükürmüş ve: “Buradan daha kirli bir yer bulamadım.” yanıtını vermiştir.
Büyük İskender Korinthos’ta “Bir dileğin var mı?” diye sorunca “Gölge etme, başka ihsan istemem” demiştir.
Birisi, “Adam ne vakit evlenmeli?” diye sorduğunda, “Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. ihtiyar ise, vakti geçmiştir, ” der.
Bir eşkıya, fakir olduğu için ona hakaret eder. Diyojen eşkıyaya sadece, “Bir adama, fakir olduğu için hakaret edildiğini hayatımda hiç görmedim ama pek çok insanın hırsızlıklarından ötürü asıldıklarını gördüm” der.
Fakirliğine dokundurmak isteyen birine: “Zengin olunursa istenildiği zaman, fakirlikte ise güç yettiği zaman.” yanıtını verir.
Büyük İskender Diyojen’i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken görür ve ne yaptığını sorar. Diyojen, “Babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” der.
Yer yüzünde öğretmenlikten başka onurlu meslek tanımıyorum.
Kendisinin vaktiyle kalpazanlıkla uğraştığını hatırlatanlara: “Evet, bir zamanlar sizlere benzemem lazım gelmişti; fakat şimdi, siz benim olduğum hale asla gelemezsiniz.” diye cevap vermiştir.
Diyojen, yıkanmak için bir hamama gider. Görür ki hamam pislik içerisinde. Hamamcıya, “Yanılıp da bu hamama yıkanmaya gelenler, daha sonra temizlenmek için nereye giderler?” diye sorar.