Anne sevgisi koşulsuzdur, koruyucudur, sıcak bir sığınaktır. Koşulsuz olduğu için denetlenemez, ya da elde edilemez.
Çaresiz birini sevmek, yoksul ve yabancı birisini sevmek, kardeş sevgisinin ilk adımıdır.
Derin ve ihtiraslı sev! Kalbin kırılabilir ama hayatı dolu dolu yaşamanın tek yoludur.
Eğitim, bir çocuğa özel yeteneklerinin fakına varması için yardım etmektir. Eğitimin zıddı yönlendirmedir.
Sevgi ancak iki insan birbirlerine varlıkların özünden bağlanır, her biri kendisinin varlığının özünden tanırsa, gerçekleşir.
Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık, bunların tümü tutkudur. Sevme ise zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
İnanç insanın varoluşunun bir koşuludur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı kişinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir.
Gerçek bilgiye erişmenin tek yolu sevme edimidir. Ancak bir insanı nesnel olarak tanıyarak, onun değişmeyen özüyle, sevgi edimi ile kavrayabiliriz.
Tüm uygarlığımız, karşılıklı kar sağlayan bir alış-veriş düşüncesi, satınalma açlığı üzerinde yükseliyor.
Mantıklı düşünce kavramından bir kuramın oluşturulmasına doğru atılan her adımda inanca gerek vardır.
Önemli bir problemde, yetkinizi aştığı halde size danışılıyorsa, kahramanlık yapmayın. Çünkü mutlaka olaya çözüm değil, suçlu aranıyordur.
Hiç bir şey yaratıcılığı aşk kadar teşvik etmez, tabi aşkın gerçek olması koşuluyla.
Sevginin yalnızca ayrıcalıklı bireysel değil de sosyal bir olgu olarak gerçekleşebilirliğine inanmak, insanın doğasını bilerek temellendirilmiş ussal bir inançtır.
İnançlı olabilmek cesur olmayı tehlikeye atılabilmeyi acı ve düş kırıklığına hazırlıklı olmayı gerektirir. Emniyet ve güvenliği yaşamın birinci koşulu sayanlar inançlı olamazlar.
Birçok kişi, sevme sorununu ilkel bir biçimde ele almakta, kendi sevebilme gücünden, sevme ediminden çok sevilme olarak görmektedir. Onlar için sorun, nasıl sevilebilecekleri, nasıl sevimli olabilecekleridir.
Sevgi, narsizmin hemen hemen olmadığı alçakgönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin gelişmekte olduğu yerde vardır.
Günümüzde insanların mutluluğu “eğlenmeğe” dayanmakta. Eğlenmenin altındaysa “almanın”, tüketmenin doygunluğu yatmaktadır.
İnsan zekayla ödüllendirilmiştir. O, kendi kendini bilen bir yaşamdır; kendisinin diğer insanların, geçmişinin ve gelecekte onu bekleyen olasılıkların farkındadır.
Sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır” bir şeye “kapılmak” değil. En genel biçimiyle sevmenin etkin yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Tüm insanlar eşittir, çünkü onlar toprak ananın çocuklarıdır.
Sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Güçsüzlük, sevgi üretememektir.
İnsan yaratma süreci içinde kendini dünya ile bütünleştirir. Tam çözüm, insanlarası birlikteki başarıda, bir başka insanla sevgi içinden kaynaşmada yatmaktadır.
Sevme sanatının uygulanabilmesi, inancın da uygulanmasını getirir.
Vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu, beni yoksullaştırdığı için böyle değildir, verme eyleminde canlılığının gücü yattığı için bu, böyledir.
Yalan hiç bir şeyi yerinden kımıldatmaz.
Aşk ‘seni seviyorum! çünkü sana ihtiyacım var’ diye başlar, ‘sana ihtiyacım var! çünkü seni seviyorum’ diye olgunlaşır.
Bir amaca yönelik olmayan sevgide ancak, gerçek sevgi açılıp gelişir.
Cinsel sevgi ıki kişilik yalnızlıktır.
Sevgi, insanın valoruş sorununun yanıtıdır.
En önemli verme edimi, maddi şeyler değil aksine insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir.
Sevginin kazanılması için en önemli koşul kişinin kendi narsizmini yenmesidir.
Otomatlar sevemezler. Onlar sadece “kişilik paketleri”ni birbirleriyle değiştirirler ve ucuza kapatma peşinde koşarlar.
Marx incil gibidir: Çok alıntı yapılır ama nadiren gerçekten anlaşılır.
Sevgi, sevdiğimiz şeyin yaşaması, gelişmesi için duyduğumuz etkin ilgidir.
Kardeş sevgisi tüm insanları sevmektir. Ve tek kişiye ait olmaması en büyük özelliğidir.
Sevgi kişinin soyutlanma ve ayrı olma duygularını yenmesini sağlar, kendisi olmasına, bütünlüğünü yitirmesine yol açar. Sevgide bir olan iki varlığın, iki ayrı varlık olarak da ikilemi yaşanır.
Eğer sevginizi sevgi doğurmuyorsa bu, sevginizin, sevgi üretemediği anlamını taşır. Eğer seven kişi olarak yaşamınızı ortaya koyuyor ama sevilen bir kişi olamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür. Şanssızlıktır.
Ortak yaşam birliğinin tersine, olgun sevgi kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği birliktir.
Sevgi, insanı diğer ınsanlardan duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, etkin bir güçtür.
Sevgiden vazgeçmek olanaksız olduğuna göre sevgi konusundaki başarısızlıkların üstesinden gelebilmenin bir tek uygun yolu olarak bu başarısızlıkların nedenlerini gözden geçirip, sevginin anlamını incelemeyi geliştirmek kalıyor.
İnsanın varoluş sorununun en sağlıklı ve doyumcul yanıtı sevgidir, dolayısıyla sevginin gelişimine yer vermeyen bir toplum gelecekte insan doğasının bu temel gereksinimini gözden kaçırdığı için yok olacaktır.
Bu açıdan bakılırsa insanın kattığı anlam dışında yaşamın hiçbir anlamı yoktur; İnsan baskalarına yardım etmedigi sürece yapayalnızdır.
Sevgide insan en azından yalnızlıktan kaçıp sığınacağı bir liman bulabilir. Iki kişi, dünyaya karşı bir tür ortaklık kurar ve bu iki kişilik bencilliğin sevgi olduğu yanılgısına düşülür.
Makina yüzünden zaman insanın hükümdarı oldu.
Gerçek hiç bir zaman şiddet tarafından çürütülemez.
Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.
Burası ve şimdiki an sonsuzluktur.
Sevgi olmadan insanlık bir gün için bile varolamaz.
Otomatlar birbirlerini sevmedikleri gibi tanrıyı da sevmezler.
İyi ve kötü sadece itaatsiz olma özgürlüğü içinde vardır.
Bütün ağır psikolojik hastalıkların temelinde narsizm yatar.
Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.