Fatih Sultan Mehmet Sözleri

Gönder Pinle Telegram Tumblr LinkedIn +

İmkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım.

Osmanlı İmparatorluğu ve dünya tarihi için en önemli isimlerden biri, 9 yaşında hafız, 12 yaşında padişah, 21 yaşında İstanbul’u fetheden, 2 imparatorluk, 4 krallık, 11 prenslik yıkan, 7 dil bilen, havan topunun mucidi ve peygamberin övgüsüne mazhar olan çağ açıp çağ kapatan, şarkın ve garbın sultanı; Fatih Sultan Mehmet Han sözleri yer alıyor.

Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni.

Hayatım boyunca Allah’ın emirlerinden dışarı çıkmadım. Allah’ın rızasını kazanmak için uğraştım. Tek gayem bu idi.

Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz.

Bir gece ansızın gelir krallığınızı İmparatorluğuma katarım!

Düşmandan yüz çevirmek korkaklıktır. Benim ikbalim yücedir. Talihsizlik ise düşmanın nasibidir.

İstanbul’u niçin fethettiklerini sorduklarında; “Önce o benim gönlümü fethettiği için.”

Bir şehirde en önemli üç şey: kanalizasyon, hamam ve kütüphanelerdir. Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin kirini, kütüphaneler de ruhun kirini temizler.

Evet, padişah benim. Ancak siz yine de çiçekleri ona veriniz. Çünkü kendisi benim hocamdır. (Akşemsettin için söylemiştir.)

Ana, biz İslamiyetin kılıcını elimizde tutarız. Ancak bunca zahmet karşılığında gazi unvanını elde edemeden ölürsem Allah ve Peygamber’in katında yüzlerine nasıl bakarım?

Onlar korkularından denizi zincirleyecek kadar akıllı ise, biz gemileri karadan yürütebilecek kadar deliyiz.

Din ile imanın akıl ve anlayışını sıkı tutmak gerekir. Yoksa ey Müslümanlar, o kiliseyi gören olabilir kafir hemen!

Hakiki sanat muhteşem bir şehir vücuda getirmek ve halkının kalbini saadetle doldurmaktır.

Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Sen dağ olmaya heveslenme, asla gururlanma; yol ol ki herkes senin üzerinden geçerken, sen dağların bile üzerinden geçesin.

Baykuştan pervâmız yok, biz şahinler sürüsüyüz.

Gazilerim! Cenâb-ı Hakk’a hamd’ü senâlar olsun ki İstanbul’un fatihleri oldunuz! Mukavemet etmeyip aman dileyenlere asla dokunmayın! Kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve hastalara da en küçük bir zarar vermeyin! Sadece size helal olan ganimetlerden alınız!

Bizim dinimizde insanlar karşısında Allah’a secde eder gibi eğilmek haramdır. Kalkınız! Size ve sizinle birlikte bütün hristiyanlara her türlü hak ve hürriyetleri iade ediyorum.

Fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olmak isterdim.

Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirlerini yiyor.

Salihlerin ismi anılan yere rahmet-i ilahi yağar.

Eğer kanım ile yükselecekse Hz. Muhammed’in dini; durmayın kılıçlar doğrayın beni.

Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bile bilseydi, sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım.

İmparatorunuza söyleyin. Şimdi ki Osmanlı Padişahı öncekilere benzemez. Benim gücümün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.

Ayrılıp gitmem mümkün değildir. Ya ben şehri alırım ya da şehir ölü yahut diri beni alır. Eğer İmparator ayrılıp gitmek isterse kendisine Mora’yı bırakırım, dostluk antlaşması yaparım, oradaki karındaşına başka bir sancağı veririm. Ama şehire barışla girmezsem, savaşla girersem o zaman onu ve bütün soylu, ileri gelenleri ölümle cezalandırırım, geri kalan halkı köle olarak askerlerime dağıtırım. Bana ıssız da kalsa şehir yeter.

Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi bende ölümü tadacağım.

Allah yolunda savaşmaktır niyetimbaktabul
İslam dininin yalnızca yücelmesidir gayretim

Allah’ın ve evliya ordusunun yardımıyla
Küfür ehlini baştan başa kahreylemek niyetim

Peygamberlere ve velilere dayanmışlığım var benim
Allah’ın lütfundandır Fetih ümidim ve kuvvetim

Benliğimi ve malımı dünyada feda etsem ne olur?
Allah’a hamd olsun, var Allah yolunda savaşmaya yüzbin rağbetim

Ey Mehmed! Ahmed-i Muhtar’ın mucizeleriyle
Umarım galip olur din düşmanlarına devletim.

İstanbul’da edindiğim yerleri, ecnebilere satanlar Allah’ın gazabına uğrasınlar.

Biz toprakları değil gönülleri feth etmeye gidiyoruz.

Bu gayr-i menkulatımdan elde olunacak nemalarla İstanbul’un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim.

Allah beni bu şehrin halkının müttefiki olarak bu zamana kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarına galip geldik ve onların vatanlarını aldık. Burayı Makedonyalılar, Taselyalılar ve Moralılar almışlardı. Biz bunların bizlere karşı kötü davranışlarının intikamını yıllar geçmesine rağmen torunlarından aldık. Troya harabelerindeyken

Benim kudretimin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz!

İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli…

Eğer padişah ben isem, size emrediyorum; gelip ordunun başına geçin. Eğer padişah siz iseniz, gelip devletinizi düşmanlara karşı savunun.

Ya ben Bizans’ı alırım; Ya da Bizans beni.

Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda hiçkimse de ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.

Şeyhim Akşemseddin Hazretleri ile beraber yaptığım zikrin lezzetine dünyaları bile değişmem. Eğer Şeyhim izin verseydi zikir yolunu tercih eder, saltanatı terk ederdim.

Sırrıma sakalımın bir tek telinin vakıf olduğunu bilsem, onu yolar atarım.

Ben ki İstanbul Fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmed, bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul’un Taşlık mevkiinde kain ma’lümu’l-hudud olan 136 bab dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakf-ı sahih eylerim.

Düşmanı tanımak, tehlikeyi bertaraf etmek demektir.

Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin tükrükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar; Maazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir. Böyle bir hal karşısında bırakmış olduğum 100 silah ehl-i erbaba verile. Bunlar ki hayvanat-ı vahşiyyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda Balkanlara çıkıp avlanalar ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar.

Eğer padişah ben isem ordularımın başına geçmeni emrediyorum; eğer padişah sen isen orduların başına geç.

Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşturan bir köprüdür.

Allahü teâlânın dinini, Allahü teâlânın kullarının ayaklarına kadar götürmek, ne büyük zevktir.

Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.

İnsan rabbini tanıdığı kadar insandır.

Paylaş.

Bir Cevap Yaz