Kanaatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur.
Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.
Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir.
Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zayi etmiş olur. Layık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur.
Resulullahın ve Esbabının yolunda olmayanı havada uçar görsem, yine doğruluğunu kabul etmem.
Hakkı doğruyu kim söylerse söylesin kabul ediniz.
Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez.
Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır.
Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Madem ki böyledir, o halde Allahü teâlâya itaat edenlerle beraber bulun, onları sev.
İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbini razı ve memnun etmeye bakmalı, ihlas sahibi olmalıdır.
Müslümanların önderi İmam-ı A’zam Ebu Hanife memleketleri ve içerisinde yaşayanları, ilmiyle verdiği hükümlerle süsledi. Doğuda, batıda ve Kufe’de onun bir eşi yoktur. Allahü teâlâ ona rahmet eylesin.
Allahü teâlâyı sevdiğini söylersin, halbuki, Ona isyan edersin. Böyle sevgi olmaz. Eğer sevginde samimi olsaydın, Allahü teâlâya itaat ederdin. Çünkü seven, sevdiğine itaat eder.
Kendini Hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.
İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır.
Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiasında bulunmak, yalandır.
İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli, talebenin zeki olması ve uzun zaman.
Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil.
Herkese akıllı denmez. Akıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır.
Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir.
İlim öğren, kimse âlim olarak doğmaz, ilim sahibi ile cahil bir olmaz.
Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünya) ise; kıymeti, bağırsaklarından çıkardığı kazurat kadardır.
Ey insan, dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır. Kabirlerde, kahraman ve cesur kimselerin bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinip, dilinin kurbanı giden nice kimseler vardır.
Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma. O malına ve parasına hasretle ölür. İbadeti ve taatı çok olan kimselere gıpta et. Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyalıklarına özenmeye değmez.
Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allahü teâlâyı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun. Ruhsat ve teviller ile uğraşan âlimden fayda gelmez.
Âlimlerin güzelliği, nefslerini ıslah etmeleridir, ilmin süsü, şüpheli şeylerden sakınmak, yumuşak olup, sertlik göstermemektir.
Öğrenmenin acısını bir müddet tatmayan, hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlar.
İbret almak istersen, hata sahibi kişilerin akıbetlerine bak da kalbini topla.
İlmi sevmeyende hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve bağlılığını kes. Çünkü, ilim kalblerin hayatı, gözlerin aydınlığıdır.
Dünyayı ve Yaradanını bir arada sevdiğini söyleyen kimse yalancıdır.
Dünya işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, ibadete yönelmelidir.
Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.
İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.
Senden görüşünü istemeyene, görüşünü verme. Çünkü böyle yaparsan, övülmediğin gibi, görüşün de o kimseye fayda vermez.
Dostlar ile yapılan sohbetten sevimli bir hareket yoktur. Dostların ayrılığı kadar da gam ve keder veren şey yoktur.
Sefih ve cahil bir kimse konuşunca ona cevap verme. Sükut, ona cevap vermekten daha hayırlıdır.
Sadık dost ve halis kimya az bulunur, hiç arama!
Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür.
Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme.
Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.
İlim öğrenmek, nafile ibadetten üstündür.
Hizmet edene, hizmet edilir.
İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur.
Kalbine ilahi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şeyi yapsın: 1- Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın. 2- Midesini pek fazla doyurmasın. 3- Sefih kimselerle düşüp kalkmayı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın. 4- İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın.
Hiç bir vakit yoktur ki, ilim mütalaası, hüzün ve kederi yok etmesin, ilmi mütalaa, kalbin en ince ve en gizli noktalarını harekete geçirir, insanda yüce duygular uyandırır.
Bir kavmin büyüğünün ilmi yoksa, herkes ona yönelip geldiği zaman o küçüktür. Kavmin makam ve mertebe sahibi olmayan ve ilim sahibi olan küçüğü, ilmi meclislerde kavmin büyüğüdür.
İnsanlar arasında hata ve ayıbın çok olsa bile, ahlakın; iyilik, cömertlik ve vefa sözünde durmak olsun, iyilik ve cömertliğin ile, hata ve ayıplarını ört. Cimriden iyilik bekleme. Çünkü Cehennemde, susuz kimseye su yoktur.
Resulullahtan sonra insanların en üstünü Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra Hz. Ali’dir.
Dünyanın sevinci de, kederi de, bolluğu da, darlığı da devamlı değildir. Kanaatkâr bir kalbe sahip olduğun zaman, sen ve dünyaya sahip olan kimse eşitsiniz. Ölüm, kimin yanına gelirse, artık onu ölümün elinden kurtaracak ne yer ve ne de gök vardır. Gerçi Allahü teâlânın yarattığı şu yeryüzü geniştir. Fakat, bir kere Allahü teâlânın hükmü gelince, feza bile dar gelir. Ölümün asla devası (ilacı) yoktur.
Başımda ağaran saçların ortaya çıkmasıyla, nefsimin ateşi sönüp gitti. Başımda beyaz saçların yanmasıyla, benim gecem oldu. (Çünkü bunlar, ölümün habercileri idi.) İhtiyarlığın habercileri yanaklarıma indikten sonra, ben nasıl rahat yaşarım, insanın ömrünün en iyi kısmı, ihtiyarlıktan öncekidir. Halbuki, gençliği yok olan bir nefs, yok olmuş demektir, insanın rengi sararıp, saçları ağardığı zaman, güzel ve tatlı günleri de, o güzellik ve tatlılığını kaybeder. Yeryüzünde büyüklenerek yürüme. Çünkü, bir müddet sonra bu yer, seni de içine çekip alacaktır.
Allahü teâlâyı bilen necat (kurtuluş) bulur. Dininde titizlik gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden saadete kavuşur.