Başkalarının Yaptığı Hatalardan Dolayı Öfkelenirseniz, Onları Değil Kendinizi Cezalandırmış Olursunuz.
Aydınlanma; Kişinin Kendi Aklını Kullanmaya Cüret Etmesidir.
Aklımda Merak, Şüphe Ve Saygı Uyandıran Iki Şey Vardır: Üzerimde Yıldız Gibi Parlayan Cennet Ve Içimdeki Ahlak Yasası.
Her Ne Kadar Inanmasam Da Bir Tanrının Varlığını Kabul Etmek Gerekir.
Böcek Olmayı Kabul Edenler, Ayaklar Altında Kalıp Ezilmekten Yakınmamalıdır.
İnanca Yer Açmak Için Bilgiyi Bir Kenara Bıraktım.
İnsanın Yaratıldığı Böyle Yamuk Odundan Düzgün Hiçbir Şey Yapılamaz.
İki Şey Var Ki, Ruhumu Hep Yeni, Hep Artan Bir Hayranlık Ve Müthiş Bir Saygıyla Dolduruyor: Üzerimdeki Yıldızlı Gökyüzü Ve Vicdanımdaki Ahlak Yasası.
Dogmalar Ve Kurallar, Insanın Doğal Yetilerinin Akla Uygun Kullanılışının Ya Da Daha Doğru Bir Deyişle Kötüye Kullanılmasının Bu Mekanik Araçları, Erginleşme Ve Olgunlaşma Için Sürekli Bir Ayakbağı Olurlar.
Zaman,Sessiz Bir Testeredir.
Öyle Davran Ki, Davranışların Genel Kural Haline Gelsin.
Ne Var Ki Her Yandan «Düşünmeyin! Aklınızı Kullanmayın! » Diye Bağırıldığını Işitiyorum. Subay, Düşünme, Eğitimini Yap! », Maliyeci Düşünme, Vergini Öde! , Din Adamı Düşünme, Inan! Diyorlar.
Bütün Sahip Olduğumuz Bilginin Tecrübe Ile Başladığına Şüphe Yoktur.
Başkalarını Kendi Amaçlarını Gerçekleştirmek Için Araç Olarak Görme.
Uçarken Havayı Kesen Ve Onun Direncini Hisseden Kuş, Bunu Havasız Yerde Daha Iyi Yapabileceği Kanısına Kapılabilir.
Bilgi Deneyle Başlar Ama Deneyden Doğmaz.
Savaş Ulusların Hayvanca Var Oluş Durumudur; Barış Ise Insanca Var Oluş Durumu.
İnsanlar Işığı Görmez, Işıkla Görür.
Bizler Sırlarla Dolu Bir Evrende Bir Rüyanın Rüyasını Görmekteyiz. Gerçekte Bildiğimiz Hiçbir Şey Yoktur. Bildiğimizi Sandığımız Şey Sadece Olaylardır. O Olaylar Ki, Bilmediğimiz Bir Objeyle Asla Bilemeyeceğimiz Bir Süjenin Birbirlerine Olan Ilgisinden Doğmuştur.