Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Aşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de.
Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
Aşk nedir, bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahtan sakınma, bunların hepsi yolun başıdır. Hak yolcusu aldandı da bunları varacağı konak sandı.
Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
Aşk dediğin ya Allah’tan gelmeli. Ya Allah için olmalı. Ya da Allah’a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı.
Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
Allah mermere emir vermez.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, yıl gibi gelir.
Akıl bütün gidilecek yolları bilse bile, gene aşk yolunu bilemez, şaşırır kalır.
Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
Bedenler, ağızları kapalı testilere benzerler. Her testide ne var? Sen ona bak.
Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Bazen diyorum ki; “ne olacak söyle gitsin”.. Sonra diyorum; “Söyleyince ne olacak, sus bitsin”
Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa; Allah da onu başkasına muhtaç etmez.
Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir. Nakil, nakdin fer’idir.
Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, Neye güldüğünden ise zekâsını ve seviyesini anla.
Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki. Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür.
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil.
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
Ben, İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım. Yoksa hapishane nerede, ben nerede? Kimin malını çalmışım?
Can, aşktan binlerce edep öğrenmede, öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkan yok.
Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
Cebi zengin fakat ruhu fakir olan insanın hali çok rezil! Çünkü o; herşeyin fiyatını bilir, değerini değil.
Çirkinlikle güzelliği görünüşle değil, akılla ayırt edin.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
Denizde inciler derinde olur. Çerçöp sahilde olur.
Dostun yanına hediyesiz gitmek, buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
Durma! Çabuk gel. Gelmem deme! Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır. Dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.
Dün çimen benim ayaklarımın altında idi bugün üstümde bitiyor. Görüyor musun? Toprak günahlardan başka herşeyi örtüyor.
Ey kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır.
Eden kendisine eder. Yapan bulur ve çeker. Unutma! Kazanmak koca bir ömür ister! Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter.
Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu! Sen, kainatı yaratan Hakk’ın güzelliğinin bir aynasısın!
Ey özden habersiz gafil! Sen hala kabukla öğünüyorsun!
Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
Ey Zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
Güzel üslupla söz söyleyenleriz; Mesih’in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz.
Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak gerekir.
Gözyaşının bile görevi varmış.. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun. Tanrı’nın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir.
Gökyüzünde, yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür, o göründümü herkesin parlaklığı söner.
Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
İnsaf et, aşk güzel bir iştir! Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Hiçbir mal sizin değil, neyi bölüşemiyorsunuz? Hiçbir can sizin değil, niye dövüşüyorsunuz?
Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol.
İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarıyolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin.
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin, kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın.
Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; Dünya’nın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!
Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin! İşte o zaman kusursuz olursun.
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert..
Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne de üzül.
Su nasıl yıldızı, ayı aksettirir, gösterirse bedenler de canı, aklı bildirir, gösterir.
Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.
Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terkeder.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur.
Sen, kendi şehvetine ve arzularına aşk adını takmışsın; Halbuki şehvetten kurtulup aşka ulaşabilmek için yol çok uzundur.
Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol.
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır; gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener.
Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
Tapımızda riyazat yok; burada hep lütuf var, bağış var. Hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk, hep huzur var burada.
Ömründen nasibin, kendini Sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.
Üç sözden fazla değil. Tüm ömrüm şu üç söz; Hamdım, piştim, yandım..
Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
Pergel gibiyiz; bir ayağımız sımsıkı şeriata bağlı, Diğer ayağımızla yetmiş iki milleti dolaşıyoruz.
Varlık, yoklukta görülebilir. Zenginler, yoksula cömertlik edebilir.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.
Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.
Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.
Zulüm demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.