Basit kişiler hep ilgi görür, kaliteli kişiler ise hep yalnız kalır. Çünkü ucuz malın alıcısı çok olur. Necip Fazıl Kısakürek
Artık sana hakaret etmeyeceğim. Çünkü hiçbir hakaret senin kadar alçalamaz.
Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara koşman mı gerek…
Bu dünyanın kendisiyle yalan, yaratıcısıyla doğru söylediği hayatı bulmak… Hayatı bulmak, hayatı… Hayat ismini verdiğimiz hayatsızlığın içinden, hayata geçmek…
Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap.
Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam?
Azdırma, rahat bırak, içimdeki deliyi; bana sorma benim de bilmediğim gizliyi…
Bir insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep… Okusa alim olsa, yine merkep, yine merkep…
Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak.
Şiir yazan devlet reislerini biliyoruz; fakat devlet reisliği yapan şairler görmedik…
Her kahkaha da Allah’a şükretmiyorsan, neden her ağladığında ona kızıyorsun?
Benim ayağımın altı da müsait, başımın üstü de; nerede duracağını sen belirle…
Soğan gibi iç içe, gömlek üstüne gömlek giyinmiş sayısız dünyalar görüyorum.
Çok defa sırt çevirdiğimiz basitlerin dilsiz tarafından ne karmaşık mahiyetler taşıdığını sonradan fark ederiz.
Veren de O, alan da O. Nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek…
Kâh susar, kâh çırpınır, kâh ürperir, kâh çağlar… Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar.
Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim, yokuşlara kardeş olan düzler bilirim, dünya öküzün üstünde derler ama, dünyanın üstünde nice öküzler bilirim…
Patışka kefen, çürük teneşir, işli kazan. Minarede “ölü var!” diye bir acı salâ.. Er kişi niyetine saf saf namaz.. Ne alâ! Böyledir de ölüme kimse inanmaz hâlâ! Ne tabutu taşıyan ne de toprağı kazan…