Dünya artık emek yoğun, malzeme yoğun, enerji yoğun değildir; bilgi yoğun olmaktadır.
Ticaretin sadece iki basit işlevi vardır: pazarlama ve yenilik.
Çevrenin korunabilmesi için ekolojiyle ilgili yasalara ihtiyaç vardır.
Çevreye yönelik en büyük tehdit, bir kağıt fabrikasının atıklarından, bir belediye kanalizasyonunu okyanusa boşaltmasından ya da yerel çiftliklerde kullanılan tarım ilaçlarıyla gübrelerin, sızıntı ve akıntılarının denize ulaşmasından kaynaklanan yerel kirlilik değildir. Esas tehlike, insanoğlunun yaşamına, atmosfere, dünyanın bir bakıma akciğeri sayılan tropik ormanlara, dünya okyanuslarına, hava ve su rezervlerimize yönelik olan tehlikedir. Bu da tüm insanlığın bağımlı olduğu çevre demektir.
Pazarlamanın amacı satışı gereksiz kılmaktır.
Değer yaratan iki faaliyet vardır. Yenilik ve pazarlama geriye kalan herşey maliyettir.
Dünyanın herhangi bir yerinde çevreye verilen ciddi boyutlardaki zararın herkesin sorunu olduğu ve hepimizi tehdit ettiğini kabul etmedikçe, hiç bir etkili önlem alamayız.
Ağaçlar ölmeye yukarıdan başlar.
İnsanın yaşadığı çevreye yönelen başlıca tehlikeler giderek daha global bir nitelik almaktadır.
Çevre de artık para gibi, enformasyon gibi ulusal sınırlar tanımamaktadır. Çevreyle ilgili önemli ihtiyaçlar -sözgelimi atmosferin ve dünya ormanlarının korunması- ulusal düzeydeki eylemler ve ulusal yasalar ile korunamaz.
Bir işin sadece tek bir geçerli amacı olabilir: Müşteri kazanmak.