Anlamaktı zor olan, ki kolaya kaçmak alınmaktı her şeye. Hapse teslim edilen huzurun gırtlağını ben kestim, Katil oldum şirretinden müebbetim hürriyete!
Kahır bu adamı yere devirdi, kulaklarım sağır. Hoş sesinle bana bağır, hafiflesin yüküm ağır.
Sabır tüm sıkıntıların anahtarıdır, doğrudur düş kırıklıklarım sonucu ruhum yorgundur.
Tarihin sayfa aralarına kırmızı gülümü çoktan koydum.
Bitsin bitmesi gerekenler! Varsın gitsin gitmesi icab edenler. Ya kal ya git! Kararsızlık en kötü çözümsüzlük.
Öldürmek için beni benden silahımı bekleme… Cümleni bitir artık tekleme!
Seramoni ustası rap yap, bağır! Öyle robot dansı yaparım ki kalbimi teneke sanır.
Suretim şarap misali eskidikçe değeri arttı.
İlk sigarayla merhabalaşmamda kendimi kabile reisi sanmıştım. Arkadaşım bir canavarmış, maalesef çok geç anladım. Çakmak onun ellerindeydi.
Ben yarındım ancak aldınız elimden bugünümü kimliğimden utanır oldum.
Zaman sanığım olsa şimdi, idam ederim adı kalır. Senden korkum olmasa kurşun, kafama ellerim hediye alır. Anlaman zor ya neyse, ahım gider vahım kalır.
Yalanla savunan dürüstle tanıştı, Tekmeyle kovulan kiniyle yarıştı, Paradan uzak olan silahla tanıştı, Hayatla darılan ölümle barıştı.
Düşman kelimesinin anlamını arkadaş sıfatını taşıyanlardan öğrendim.
Düşmek hiç ayıp değil kalkmasını bil! ve acele et şu gözyaşını sil!
Benim kalemimi bir kişi yıktı, kalemimi kirdi.. Sözlükte “sevgili”ydi anlamı..
Unutma bir delil gerek bir dostluk kanıtı lazım. Ucu kırılmış bir kurşun kalemle kalemtraşın aşkı misal..
Kimler önüne geçebilir zamanın akışının, cümlelerimin noktalarına kaç zamanda ulaşırım.
Yaşarım, iskeletler diyarında bir et parçasıyım. Sisteminde virüsü saklar her beyin.
Duymak fayda etmez sağıra zaten. Ah bedava sirke sen mi baldan tatlısın?
Sönen mumun emanetiydi gözüme sanki karanlık, dönen şu dünya sanki taş ve biz içinde çorbalık.
Karıştı yarınım bitti dün, tedirgin bugün.
Öylesine kibirli ki biber yakmadan bırakmaz rahat.
Aşım soğudu yine iştahsızlık elinde oyuncak etti açlığımı.
Ruhum işgalden kurtulmaz vatan.
Başlamak hataydı, başlayamamaksa ızdırap! Aşka verdiğim resitalimde sendin sazıma mızrap.
Çığlıkların hakimiyetindeki bu haykırışlar aleminde, kaç dizeyle tanımı yapılacaktır mutluluk senaryolarının?
Aşkımın gözyaşları deniz içinde Yunus balıkları ne zaman duracak bilmem kafamın dönme dolapları.
Sahip olamadıklarının peşine kaç kez takıldı düşüncen? Tahminimce aklın bilinmez kişiler tarafından kiralık.
Beni sevmek için programlanma devrelerini yakarım.
İnanç bir tarladır hedefi olanların sürdüğü. Gülmek mükafattır ağlayan gözlerin gördüğü.Ölüm bir karanlık tüm ışıkların söndüğü.
Unutma kurşun her gülümsediğinde bir kalp ağlatır. Korkusuzluk sahipleri neden kemer arkasında silah taşır.
Hayat en yakın dostumdur hep yanımda yürür. Bir gün beni terk etse kemiklerim üzüntüden çürür.
Telefon çaldı ne yazık ki iyi niyetlerimi meşgule verdim.. Kaprislerimin tadını çıkarıp kinlerimi boğar durumdayım.
Umarım kaderin bitiş çizgisinden uzağım tanrım!.. Umarım tanrım…
Ruh halime egoist psikolojilerinizi aşılamaktasınız neden?
Aşkın gözleri hep sulu mudur? Hakkı bu mudur? sadakatin güvenimin sonu mudur sen kaderdin..
İstemesen de kat etmen gerekecek selvi boylu yokuşu. Kendini her gün izleyerek göreceksin yok oluşunu sen de.
Hücrelerimi yerine koy şakası yok savunmasızlığın!…
Yalancının konuştuğu lisan daim yalanca. Arkadaşlıklar neden en az bir çıkara dayalı?
İyi şansın peşinde kovalayanlar yakaladıklarında bırakmayacaklar bu kesin.
Notumu verdi hocalarım nasihatı koydum cebime ve zorda kalana dek çıkarmadım.
Cevapların olmalı çünkü sorularım vardı!… Her kekelediğinde yalan sinyallerin yandı.
Benim nefesimdenmişçesine yalanın. Yok yerin. Aklım kendine mezar kazabileceğin kadar derin.
Terkedilmiş evler kadar yalnız, mevsimsizim. Çalınmayı bekleyen kapı ziliyim, ben isimsizim.
Saniyeler dakikalarla yapar alışverişi saatler seni alır benden korkarım olamaz gelişi.
Çocukken çizdiğim resimlerde iki kuşa selam eden güneş vardı..
İnsan umudu taşıdı kimisi kırdı umudu lakin kiminin sahip olduğu tek şey oydu hepsi buydu.
Sevgi tutuklu bir kral esaretten bezmiş meğer. Aşk bir mülteci göçüp gider bilmez değer.
Bu kül tablası kaçıncı kez yattı sigara altına? Söyle her nefeste kaç adim yanaştım tahtıma?
Hasret gözümün ışıklarını söndüren alçak misafir afi tap sönük bir mum ayrılık hain bir zehir.
Saadet yanımdan ayrılmasın. Kasvet ağacımı taşladım. Ham meyveler topladım. Sessizlik beni dilsiz yaptı.
Ve ben bütündüm yarımı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım.
Yaşarım iskeletler diyarında bir et parçasıyım. Varımı yoktan aldım. Daldım çoktan derin uykuma vardım.
Zaten inancımız olmasa var olmanın anlamı anlamsızlıktan başka bir anlama gelir miydi?