Aşk taçtaki muhteşem inci, kolay mı sanıyorsun elde etmek? Bir inci uğruna kim bilir, kaç istiridyenin karnı deşildi…
Bir kadını bu kadar güçlü kılan ne? Kralı bile olsam ormanın, senin yokluğunda… Gün geliyor, tavşandan bile ürküyorum anne.
Doğmak, yaşamak ve ölmek hepsi bir bütünün parçası onları farklı kılan sadece sırası.
Eşekler sürünün önünde yürüdüklerinden kendilerini farklı zannederler. Ama bilmezler ki; Eşek gelmiş, eşek giderler…
Hayat mücadele verenlerindir, bedel ödeyenlerin. Katlanmazsan külfetine, nimetin yüzünü bile göremezsin.
Özlemek oruç tutmak gibidir. Vuslat dedikleri şey; İftar vaktini dört gözle beklemektir.
Bir Alman’ın, Fransız’ın yaşantısına bakıp kendi şartlarına isyan etmeyeceksin. Eğer onun gibi yaşamak istiyorsan, en az onun kadar üreteceksin.
Eğer sevgi bir çiçekse, saygı onu koruyan saksıdır. Çiçek solmaya başlamışsa dikkat edin… Saksı mutlaka çatlamıştır.
Ne kadar sahte Dünya, ne kadar çok riyakar insan var. Darvanışlar iki yüzlü, sözler eğreti.. Bir sen varsın hayatı yaşanılır kılan, bir sen kaldın insanlık abidesi.
Hayat bir oyun, dünya koca bir sahne, rolümüz küçük, milyarlarca figürandan birisiyiz sadece.
İyilik ve kötülük asansör gibi karıştırıyor, içinden çıkamıyorum. Aşağı, yukarı hareket ettiren düğme hangisi?
Bir kavram varsa mutlaka içi dolmalıydı. Heveslisi çok olunca, en büyük kalabalığı aptallık topladı.
ARKADAŞ; Bugün ne yapsam ne yapsam diye canımızın sıkıldığında ilk aklımıza gelen kişidir.
DOST; Arkadaş diye nitelendirdiğimiz insanların içinde en çok sırtına bindiğimizdir.
AKRABA; Bankadan kredi çekmek yerine ziynet eşyalarını borç istediğimizdir.
SEVGİLİ; Karşımıza rastgele çıkan, aşık olduğumuzu sandığımız kişidir.
KOMŞU; Genelde tuz, biber kalmadığında ya da ütü bozulduğunda yan dairede oturduğunu hatırladığımız kişidir.
EVLAT; Küçüklüğünde omuzumuzda taşıdığımız, büyümesine rağmen hala ordan inmeyen sırnaşık aile ferdidir.
EBEVEYN; Küçükken onlarsız yapmayacağımızı sandığımız, büyüdüğümüzde ise ayak bağı saydığımız kişilerdir.
İnsan aklıyla büyür, bedeniyle gelişir. Marifet yaş’ta olsa Allame kesilirdi, kaplumbağalar başımıza…
Dönemeçler vardır hayatımızda, ya da düz yolda ilerlerken, bir sapak çıkar karşımıza… Pek seçeneğimiz kalmaz “Mecburi istikamet” yazar tabelada.
Bazen rutinleşir hayat, hep bildik aşına yüzler. Tuğla tuğla yükselir etrafında, farkına varamazsın. Bakarsın hücreye dönüşür zamanla…
Neden, suç sayılıyor insanlığım? Demek ki amiyanelik baş tacı.. İstemem taçsız kalsın başım, İnsanların verdiği her unvan yalancı…
Sitemin, nazın da bir ölçüsü var. Kaldı ki sevgi bile bir yere kadar! Etten, kemikteniz sonuçta… Unutma fazlası insanı boğar.
Zenginlik, sahip oldukların değil, sarf edebildiğin kadardır. Elmasın olmuş bilmem kaç kıratlık, sen bir ekmeğe muhtaçken, değerlendiremediğin her gün ziyandır.