Cinsel ahlakın ilk ve tek ilkesi:Suçlayan her zaman suçludur.
Yanlış hayat doğru yaşanmaz.
Her sanat yapıtı işlenmemiş bir suçtur.
Tek sorumlu davranış biçimi şu olabilir: kendi bireysel varoluşumuzu bir ideolojiye dönüştürmekten kaçınmak ve özel yaşamımızı da en alçakgönüllü, en iddiasız ve en gürültüsüz biçimde sürdürmek -ama artık iyi yetişmiş olmanın bir gereği olarak değil, bu cehennemde hala soluyabilecek havayı bulabiliyor olmanın utancından ötürü.
Antisemitizm yahudiler hakkındaki söylentidir.
Sadece sevgiye tutunacak gücü olan yaşar.
Günümüzde insanın evindeyken kendini evinde hissetmemesi bir ahlak sorunudur.
Bugün inceliğin bireydeki sahici ilkesi,hakkında konuşmayı sahiden reddettiği şeyde saklıdır.
Kendi kendini bile anlamayan düşünceler, sadece onlar gerçektir.
Özgürlük hiçbir zaman verili değildir, her zaman tehdit altındadır. Mutlak belirlilik, her defasında da, özgürlük yoksunluğudur.
Sağlık mı? Sağlık aptal olduktan sonra ne işe yarar?
Eğer hayatın anlamı olsaydı, onda anlam aranmazdı.
Sanatın bugünkü görevi, düzene kaos getirmektir.
Gözümüzdeki kıymık en iyi büyüteçtir.
Bilginin iktidarla ilişkisi sadece uşaklıkla değil, hakikatle de ilgilidir. çoğu bilgi eğer güçler ilişkisiyle orantılı değilse, biçimsel açıdan ne kadar doğru olursa olsun geçersizdir.
Yarım anlaşılan kültürün, yarım yaşanan hayatın düşmanıdır.
Diyalektik düşünce mantığın zorbalığından yine onun kendi araçlarını kullanarak kurtulma çabasıdır.
Sanat daha önce yapılmamış olanı ister, fakat sanatın olduğu her şey daha önce yapılmıştı.
Seyredilen nesnenin dışındaki her şeye karşı aldırışsızlıkla hatta küçümsemeyle dolu olmayan bakışın güzelliğe erişmesi imkansızdır. Ve varolanın hakkını verebilen de sadece karasevdadır.
Auschwitz’in bir daha olmaması talebi, öncelikle eğitime yönelik olmalıdır. Bu, diğerlerine göre o kadar önceliklidir ki, buna sebep sunmak bir yana, sebep sunmamam gerektiğini düşünüyorum.