Aşkın kaynağı sonsuzu görebilmektir.
Ölüm, son derece teorik’tir. İntihar, eylemsiz ölüm’dür.
Güven ve irade, ne yazık, pratikten ve dıştan geliyor.
Solcu aydın, serseri aydın ile hesapsız delikanlının birleşimidir.
Cumhuriyet ile sofuluk birbirinin düşmanıdırlar.
Kap-kaç, mülkiyete karşı, bir düşük yoğunluklu isyandır.
Tarihimizi zenginleştirdim, geleceğimizi bütünleştirdim.
Musul’u çok kolay verdik, Hatay’ı çok kolay aldık.
Soldaki iç savaş, aynı zamanda, sabetayizmin iç savaşı’dır.
İtiraf, yüksek hızda çözülmedir.
Doğru peşinde koşmak, bir savaşa razı olmak anlamındadır.
Yüksek komutanlar, Kemalizm’i çökerttiler.
Tampon devlet” olarak kurulmak, çöküş ile katolik nikâhı kıymaktır.
Türkiye’de ve Malezya’da dinselleştirme, ilahi huzur değil, fabrika huzuru içindir.
Hamid, bir politika okulu’dur ve soğukkanlı incelemeden bugünü anlamak zordur.
Ben bir imalat hatasıyım.
Türkiye için, Avrupa, bir bataklıktır.
Sevgiyi sosyalizmden çıkarmak, insanı sosyalizmin dışına itmekle birdir.
Devlet, bir durumdur ve demokrasi, bir devlet durumudur.
Her devrim, bir yeni bilgi teorisidir.
Aydın, aklıyla ve inatla mücadele eden insan’dır.
Eylülist darbe, tekelli düzeni temel renk ve çizgi yapma operasyonudur.
Pratik günü yaşamaktır. Teori geleceği. Pratik, geleceği hazırlar; teori haber verir.
27 Mayıs, kesin bir halk hareketi ve devrimidir
Lenin aşırı bir politisyen, Marks aşırı bir bilimadamıdır.
Yalnızlık korkusu, Türk aydınının obsesyonudur.
Soysuzların görgüsüz dansına turizm adını veriyoruz.
Türk aydını on yıllarla ölür, dergilerle doğar.
Uğur’un kaybı bana “emir” geldi. Sürgüne çıkma kararım kesinleşmiştir.
Tekeliyet’te yaşamak, en aşağılık hal’dir.
Tarikatlar mı, judaizedirler. Başta Gülen Tarikatı, İsrael muhibbi’dirler. Kurtuluş’ta İngiliz Muhibbi’leri bir avuçtular ve şimdi İsrael-muhibbi’leri sel oldular.
Türk aydını tercüme odasında doğdu, ancak bir büyük öğretmeni var: Yenilgi Öğretmen.
Yeni insan, yeni tarih demektir. Ben insanın geleceğini değiştirmek için tarihini değiştiriyorum.
Sosyalizmin çözümü, Trotskiy ve Mao’yu yaşatıyor. Ancak Trotskizm ve Maoizmin kökünü kazıyor.
Devrimci politka, eninde-sonunda, bir bilgi sorunudur. Devrimcilik, eninde-sonunda, epistemolojik bir süreçtir.
Arkadaşlarım, Dostlarım, Yoldaşlarım Bir toprak en saf olanlarındır. Bir ülke en doğru olanlarındır. Bir yurt uğruna savaşanlarındır
Sezen Hanım ishal olmuş ama ne yazık ki Sezen Hanım’dan çıkanların hepsi beste olmuş. (2007)
Eskiden cahil diyorduk ve şimdilerde kibar olduk, üniversite hocası diyoruz.
Yaşamak, bir dünyaya gözleri kapamalı ve bir başka dünyaya bakmaktır; yürek istiyor. Yaşamaktan korkmak, yozlaşmak oluyor
Toplumumuz, üst üste konmuş paranınki dışında bütün derinliklerden korkuyor.
Türkiye’de Türkoloji’nin ve Türkizmin gelişmesine katkıda bulunanların Azeri, daha doğrusu Kafkas ve daha da doğrusu İç Asya bağlantıları açıktır.
Ama Türkoloji’nin Batı ve Kürdoloji’nin Rusya kaynaklı olduğunu ileri sürerken, Rusya’da Türkoloji çalışmalarının olmadığını düşünmemiz ve anlamamız imkansızdır; böylesinin çok yanıltıcı olacağını belirtmek durumdayız.
Hocalarıma büyük şükran duyuyorum, lisedekilere de üniversitedekilere de. Ama bir üniversite ne demektir biliyor musun? Ben eğer üniversiteyi birincilikle bitirdiysem, ben bugün bu hale geldiysem, bu, üniversite kantinindeki yoldaş öğrenci arkadaşlarımın katkılarıyla oldu. Beni onlar yetiştirdi.
Yazdıklarımla Türk düşüncesini altüst ettiğimi kabul ediyorum. Bana yöneltilen her türlü övgü ve bu arada husumetin kaynağında bu altüst edişin bulunduğunu biliyorum.
Her çöküş tahlilini, köke kadar uzatmak durumundayız. Çökenin kökünü pür sıhhat ve inkıraz tahlillerinden masun tezekkür edemeyiz.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zoruyla, ülkeye görülmemiş bir dinsellik giydirdiler. Daha önceden başlamıştı, ancak, eylülist rejim, dincilikte, ölçü tanımıyordu.
Bizler Kemalizm’den geri dönülmesini kabul etmeyiz.Geriye baktığımızda, Kemalizm, bizim frenimizdir.İleriye baktığımızda, Kemalizm’in ötelerine açılma zorunluluğu duyuyoruz.
Kundera çıktı, Türkiye’de yer yerinden oynadı, o zamanlar en sevdiklerim bile müridi olma yolundaydı ve ben, çok tatsız bir iş yaptım, bir cahil ve ihanete tapınan bir dejenere olduğunu kaydettim; Sovyetler yıkıldıktan sonra artık köşesinde bir zavallıdır.
Post-modernizm aydın düşmanlığıdır. Cehalete övgü’dür. İnsanlığın düşünce planındaki kazanımlarına karşı bir hunhar savaştır.
Çerkez Ethem’in Yunan kuvvetleriyle birleştiği iddiası, bugün resmi tarihin parçasıdır, büyük bir tarih falsifikasyonudur.
Saymak istemiyorum, a- Birinci İnönü Zaferi’nin yokluğu, b- İlk Kurşun’un İzmir’de değil, Dörtyol’da atıldığı, c- Çerkez Ethem’in hain ve d- Şeyh Sait’in casus olmadığı, e- Sovyetler Birliği’nin, Türkiye’den toprak ve üs istemediği, benim, bilimsel hızarın marifetleri arasındadır. Hepsi değil, son derece küçük yüklemedir. Bunlara, bir tür olumsuzlaştırma da diyebiliriz.
Türkiye tarihinde bir Çerkez Ethem Olayı, bir Mustafa Suphi Olayı ve bir İnönü Zaferi Olayı var. Her biri ayrı ayrı yerlerde ve ayrı ayrı tarihlerde anlatılıyor. Şimdiye kadar yapılmayanı yaptım: Hepsini beraber anlatmaya çalışttm. Başardığımı sanıyorum. Çünkü çok zor değil. Hepsi de 1920 yılı sonbaharında başlıyor ve 1921 Ocak ayı sonunda bitiyor. Üçü de iç içe. Şu anlamda: Çerkez Etem ve Mustafa Suphi’yi temizlemeye kararlı Anadolu İhtilâlcileri, temizlik hareketlerini maskeleyebilecek bir zafer arıyorlar. Mutlak yaratmak zorunluluğunu duyuyorlar. İnönü’de yaratıyorlar.
Cumhuriyet iktidarı sınırlamak demektir ve her kim “sınırsız iktidar” vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.
Hürriyet de, mutlak tanımı imkansız sözcük ve kavramlar arasında ve belki de başında yer alıyor; taşın hem özgür ve hem de esir olduğunu söylemek mümkündür ve bu hürriyetin anlatılmasındaki zorluğa işaret etmektedir. Hareket, istek veya alışkanlığını kaybetmiş katman veya sınıfları, hareket etmedikleri için özgürlükten yoksun sayabilir miyiz; bu nedenle, özgürlüğün bir hareket durumu ve sadece hareket durumu değil, aynı zamanda sınırlarda ve sınırları zorlayan hareket hali olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, bir yanıyla öznede hareket isteği ve diğer yanıyla, sınırla çatışma hali yoksa, özgürlüğün varlığını söylemek, sözcüğün olumsuz anlamında, metafiziktir.
Ütopya, aklın egemen duvarlarını yıkabilmektir.
İnsanlık hep kendisini arayan bir serüvendir.
Kurtuluş hep umulmadık zamandadır.
İnsanın gelişmesi, kendisini sevmenin yerine karşı cinsi koymasıdır.
Ya ufukları küçülüyor ya da küçük ufuklular büyüyor.
Baskı, candan çok beyni hedef alıyor.
Felsefe, kuşku; politika, ret ile başlar.
Ne manda kahramanlarımız ne de manda hainlerimiz var.
Nikah, sevginin tükeneceği korkusudur.Bu nedenle, sevgiyi tüketmedir.
Soramayan toplum cansızdır.
Tekelokrasi en despotik rejimdir ve orada korku, motordur.
Kemalizm’i biz icat ettik.”Biz” ellili yılların eylemcilerini anlatmaktadır.
Bozanlar bozuluyorlar. İslamlaştıranlar, İslam öncesi döneme koşuyorlar.
Tanzimat aydını saftır, Meşrutiyet aydını eklektik ve ödüncüdür, İdare-i Maslahatçı.
Faşizme tırmanış ve laisizmden kopuş el eledir.(1976)
Hamidizm’den iki yol çıkar.Biri, Kemalizm ve diğeri Enverizm’dir.
Halil Berktay tarihçiyse ben de Marilyn Monroe’yum
Popülizm artı Ampirizm eşittir köylü kurnazlığı.
İnsan, başkasını beğenirken, kendinde olanı beğenir.
Aşk, devrim, bilim, ayrıntıdadır.
Yürek, aklın özgürlüğüdür.
Politika, iki düşman toprak arasındaki mayın tarlasında danstır.
Musul alınmazsa, Diyarbekir verilir.
Tekelli düzende dünyanın her yanında büyük basın devletleşmiştir.
Kenan Evren ne yaparsa İsrail için yapar.
Ülkede “meşruiyet” kavramı, meşruiyetini yitirmiştir.
Demokrat; yılgın, yılışık insan türüdür.
Sosyalizm hala kişilikli insan yaratmanın tek düzenidir.
Sanatta popülizm, politikada dar pratik, bilimde amprisizm Türkiye’yi kemiriyor.
İsrael, Türkiye’de İsrael’de olduğundan daha güçlüdür.
Tekeliyet’te din ticareti ve porno fabrikasyonu zorunludur.
Sufizm mi, tasavvuf da diyebiliriz, eninde-sonunda akıldan çıkmak’tır. Sürekli vecid ya da nöbet halidir.
Lenin, güçsüz Rusya sosyalizmi ile güçlü Rusya devrimci demokratlarını birleştirip, mucizevi yollarla iktidara götüren kimsedir; yolu, sosyalizmi iktidara götürüyor.
Zor hapislik, güzel aşklar türünden, anatomi ve fizyoloji dersidir, insana kendi vücudunu öğretiyorlar.
Sovyet düzeni kendi içinden ve ideolojik zaaf nedeniyle çöktü. Türkiye Cumhuriyeti, kendi içinden, ideolojik nedenle çökmektedir.
Pkk’yı pkk yapan Kenan Evren’dir. Diyarbakır hapishaneleri olmasa Pkk’nın hiç bir gücü olmazdı. Bunları yapan Kenan Evren’dir.
Pratik, teori değildir. Teori, tek tek pratikten çok ötedir. Teorinin geçerli sayılabilmesi için kendisine tıpa tıp uyan bir pratik bile gerekli değildir.
Bir yanda sürüler ve diğer yanda oligarklar varsa, demokrasi bitmiştir. Ben ölmüş atı kırbaçlamıyorum.
Üç ihaneti yaşıyoruz. Bir, kemalistlerin kemalizme ihanetidir. İki, müslümanların islama ihanet tarihindeyiz. Üç, meslek ve/veya kariyer sahiplerinin mesleklerine ihanetini görüyoruz.
Darwin, mağaraya konan bir insanın körleştiğini yazıyor. İnsanın gelişmiş türü olan aydın da bunu tersi oluyor: Karanlıkta gözü büyüyor.
Zülfü Livaneli, çağın en büyük cambazıdır. 15 yıl bekledim biriniz belki söylersiniz diye… En sonunda ‘Teneke seslidir,’ dedim. Herkes, ‘Hocam sağol,’ demeye başladı.
Kemalizmin etkinliğinin kalkması, Türkiye’de şiddetin başlangıcıdır.(1986)
Türkoloji esasında bir İngiliz keşfi ise, Rusya’nın da, Kürdoloji’yi keşfederek buna cevap vermesini beklemek zorunludur.
Bana bugüne kadar binbir türlü şey söylendi. Hayatta en çok hoşuma giden şey de bana ‘deli’ denmesidir. Hele ‘deli çocuk’ denirse daha da hoşuma gider. Doğan Avcıoğlu ise ‘Yalçın, dehayla delilik arasında gidip geliyor’ demişti.
Tanrı’lar mı peygamberleri, yoksa peygamberler mi Tanrı’ları seçtiler; İnönü, Atatürk’e ve Lenin, Marx’a ne kadar muhtaçtılar, sorabiliyoruz. Belki de peygamberler Tanrı’sız, kendilerini güvende hissetmiyorlar.
Cumhuriyet, 1925/1926 yılında kurulmuştur.
İster imam nikahı olsun, ister kilisede tamamlansın ve ister laik yerel yöneticiler tarafından imzalansın, nikah, bir borçlar hukuku sözleşmesidir.Temelinde birlikteliği başlatmak değil, sürekliliğini güvence altına almak var.
1789-1991 Çağı’nın sonrasındayız. Meraksızlar dünyasındayız.Sürü sürü sürülere benziyoruz.En sürüler, en tepedeler.
Anayasanın, karakollardaki yangın talimatnamesinden daha kolay değiştirilebildiği bir iklimdeyiz, seçim hukuku bir pabuççu muştasıdır.
Her eylem bir bilgi akışı ya da radyasyondur. Mutlak cevabı vardır. Dağ çiçekleri bile habercidir. Titreşerek haber verirler, bu, bir haberdir.
Devrim, kopuş demektir ve devrimciler, kopuşu ön plana çıkarırlar. Bilim devamlılıktır, bilim adamları sürekliliği işlerler.
Tezler’de, bir bıçkı makinasının başında olduğumu düşünüyordum; baba mesleğim, hızarcılıktı ve fabrika denebilirdi, kütükleri kesip düzlemeye bayılırdım. Kolumu kaptırabilirdim, beni, yaklaştırmazlardı.
Diplomatik belgeler, Şeyh Übeydullah ile bedirhan ahfadının, birbirini, ingiliz ve fransız makamlarına “fransızcı” ve “ingilizci” olarak ihbar ettiğini göstermektedir; bu ihbarlar belgelidir. ancak artık tümü açılmış ingiliz belgelerinde, Sait ile ingilizler arasında herhangi bir temasın ve “adamı olmanın” kaydına rastlamıyoruz.
İnsanlar her gün lahmacunu kolay kolay kabul etmezler. Gerçekten insanlar güzel şeylere layıktır. Ancak Türkiye’nin kapitalizmi, bundan sonraki dönemde işçi ve emekçiye yalnızca lahmacun vaat edebiliyor. Amma bunun da tek başına yetmeyeceğini bilmektedir. Bu yüzden lahmacunla birlikte işçi ve emekçiye, bir de ‘öbür dünya’ vaad edecek. Öyleyse, Türkiye, kendi iç dinamiğiyle, daha aşırı bir dinselliğin baskısı altına girecek.(1979)
Siyasal iktisadın duygusuz fakat açıklayıcı mantığıyla bakınca ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Ufukta İslam var. Aslında İslamcı baskı şimdi de var. Ufukta olan daha derin bir dinsellik .(1979)
Çocuk kadar yaratıcı, çiçek kadar kırılgan, kadın kadar patlamaya hazır; işte o devrim’dir.
Doğrular, güçlü yürüyüşler içindir.
Kin, insana akıllı işler yaptırıyor.
Yaşamak ise ancak serüven olduğu zaman yaşamaya değerdir.
Korkana, korkuyu ve haine ihaneti anlatmak imkansızdır.
Dünya, yirminci yüzyılın orta çağını yaşıyor.(1985)
İnsanın gelişmesi, Tanrı’yı içinden çıkarıp yerine aklı koymasıdır.
Yönetici için korkutma şiddetin kendisinden daha etkilidir.
Sol, Marksizm’den öncedir.
Yozluk, ideolojik planda, bir yanlışlıklar kokteylidir.
Marksizm bu topraklarda biterse dünyada biter.
Şiddet bir ideolojiyi yerleştirmek içindir.(1986)
Edebiyat, toplumda, davranış bağlarını kuran düzendir.
Felsefe, mekanı boşluk, hedefi sonsuzluk olan, bir bilgi serüvenidir.
Beni çıkartın, son 40 yılda Türkiye’de hiçbir ciddi tartışma kalmaz!
Kafkasya’yı kemalistler sovyetize ettiler.
Türkiye’yi dar kemalizmle kurtaramazsınız.
İç savaşları dış savaşlardan ayırmak sanıldığı kadar kolay olmamaktadır.
Evlilik, en gizli özel mülkiyettir.
Sorumluluğundan kaçmak; insanın kendisine ihaneti oluyor.
Tekelsi düzen şizofren yurttaşlar fabrikasıdır.Egemenliğini, yurttaşlarını şizofren yaparak sürdürebiliyor.
Ortalama tüketici, önce kendisini tüketen’dir.
Eylülizm, Türkiye’de İslam’ın altın çağıdır.
12 Eylül Kemalizm’in reddidir.
Altmışlı yıllarda teğmen olanlar şimdi orgeneral’dirler. Karşılarında gençlikleri var.
Türkiye ‘de faşizmin kütle temeli, ancak İslam’a dayanılarak yaratılabilir.(1976)
Tarihini değiştiremeyenler, talihini değiştiremezler.
Her büyük devalüasyon Türkiye’de rejim değişikliğine neden olur.
Kemalizm bizi ileriye götüremez.Biz Kemalizm’den geri düşmeyiz.
Dünya Yahudiliği’nin Filistin’e yerleşmesi Sultan Hamid zamanındadır.
Sosyologlar hiç bir şey bilmezler.
Doğan Hızlan yazarsa ben de Nicole Kidman’ım.
Politikada “yenilgi”, bilimde “yanlış” en büyük öğretmendir.
Bilim, basit ipuçlarından büyük sistemlere uzanan bir kurgudur.
Teorik geleneği olmayan aydın bukalemun özelliği gösterir.
Sevginin kaynağı ortaklıktır. Sevmek, bir başkasını geliştirmektir.
Yürüyemeyen, yürüyene kin duyar.Dönek dönmeyene saldırır.
Despotizm ile irtica el eledir.Birisi varsa diğeri mutlaka oradadır.
Ben, bana demokrat denilirse bunu küfür sayıyorum.Ben demokrat değilim.
Pamuk, Türkiye nüfusu içinde yazar olacak en son birkaç kişiden birisidir.
Dil ve bilim, insanlığın en büyük ve en yaratıcı iki basitlemesidir.
İlericilik, yeniliğe düşman halkı yenilikçi yapma mücadelesidir.
Aydın yaratmaya yönelmeyen aydın düşmanlığı gericiliktir.
Kapitalist düzende devlet, kapitalistlerindir.Tekelli düzende, tekeller devletindir.
Yoğunlaşmış düşünce eylemdir. Yoğunlaşmış eylem teori.
Nazım Hikmet Ran’in düz yazıları hiçbir şeydir.
Ben bir Amerikan sevmez yaratığım; Amerikanofob olmaktan da mutluyum.
Pkk pkk diye diye Barzani’ye devlet kuruyoruz.
Demokrasi ile laiklik arasındaki tek ilişki, birbirinin zıttı olmalıdır.
Marx’ta en büyük revizyonu yaparak, Marx’ı iktidara götüren Lenin’dir.
27 Mayıs, halk hareketinin orduyu etkilemesidir. 12 Mart ve 12 Eylül halka karşıdır.
Türk aydını mazoşisttir.
İşçi sınıfı dalkavukluğu işçi sınıfını sıfırlamaktır.
Türk aydınını sarstım.Türkiye tarihinin altını üstüne getirdim.
Tekeliyet’te darbe seçim’dir.
Tarih on yıllarla yazılır, on yıllar Türk aydının başını döndürür.
Ordu’yu açıklayıcı olarak kullanmak, ahmakçadır. Ordu açıklanmaya muhtaçtır.
Arınç, kasaba avukatlığını aşamamış bir adamdır.
İsrael’i devlet olmuş bir konspirasyon olarak tarif edebilirim.
Oligarklar, bu kadar dindar ve bu kadar porno kar olmasalar, fabrikalarda bu sükuneti sağlayamazlar.
Dinsellik mi eninde sonunda öğrenme kabiliyetini tüketmek olmalıdır.Tarikat mı eninde sonunda dini bozmaktır.
Hürriyet Gazetesi, İsrael’in kuruluşuyla senkronizedir.İsrael’in kuruluşunu desteklemek için var.
Türk gericiliği ile Kürt gericiliğinin ittifakını önlemek ve Türk devrimciliği ile Kürt ilericiliğinin ittifakını kurmak, bu benim yürüyüş ilkelerimden ve en önemlilerinden birisidir.
Mülkiyetin tabanında korku vardır. Korkunun kaldırıldığı bir toplumda cimri de özel mülkiyet de olmaz. Korkak mutlaka cimridir. Özel mülkiyet, biriktirilmiş cimriliktir.
Herkes yaptığı işe benzer. Bugün büyük basında çalışıp da öküz olmamak mümkün değildir. Zordur. (1992)
Hapishanelerimizin tarihi, bir açıdan mizahımızın tarihidir. Ve mizah en barışçıl silahımızdır.
En önemli kaygım, genç kuşakların yazdıklarımı yeterli ölçüde tartışmadan kabullenmeleridir.
Sosyalist sistemin çöküşü ne ekonomik ve ne de teknokratiktir.Sovyet sistemi öncelikle politik ve bunun içinde etik nedenlerle çöktü: Sosyalist insanı yaratamadı.
İnsanlar uygar oldukları müddetçe en güzel soruları soramazlar, çocuk oldukları müddetçe en güzel sorulara koşarlar, kafalarında menedici bir kural veya sansür yoktur.
Red, bir yeni bilme düzlemine başlangıçtır. Ütopya, aklın toplumsal duvarlarını yıkarak aklı güçlendirme işidir. Kurgu, teoridir.
Devrimci politkacı; kendisiyle düşman merkezler arasında eylemli-bilgi oyunları kuran ve oynayandır.
Toplum; devrimcilere, akıllı ve inatçı şizofrenler olarak bakıyor. Hep hapse koyuyor ve fırsat buldukça başlarını vücutlarından ayırıyor.
İnsan aklı sonsuza yatkındır.İnsan yürüyüşü sonsuza yöneliktir.Sonsuza bakmayan her yürüyüş tökezlemeye ve düşmeye mahkumdur.
Tek başına kendimi ne kadar geliştiririm” değil. “Kendi başıma başkasını nasıl geliştiririm” ilke budur.
Sınav, öğrenmenin düşmanıdır. Korkmadan, tembel suçlamasına aldırmadan, sınavsız eğitim istenmelidir.
Ders kitapları, bilimsel gelişmenin ayak bağı ve giderek düşmanı oluyor.
Üniversitedeki profesörlerin, öğrencilerinden cahil oldukları bir aşamadayız.
Aydın olmak aynı zamanda yapmamayı yapamamak demektir.
Başkalarının cinayetlerini işlemeye mahkûmum; çünkü cumhuriyet, yüksek estetik, yüksek ahlak ve yüksek akıl idaresidir.
Emperyalist aşamada insan, ilke olarak, yeteneksiz ve beceriksizdir.
En şiddetsiz toplumlar, geçmişi ve geleceğinde, en yoğun şiddet içeren toplumlardır.(1986)
Türkoloji temelinde bir İngiliz icadı ve disiplinidir.
Önce Türkoloji ve sonra Kürdolojinin doğuş ve gelişmesinde emperyalizm ve emperyalistler arasındaki çatışmanın önemli rolünü netlikle görebiliyoruz.
Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ise Kürdoloji’de bir boşluk yaratmıştır. Amerika’nın burada bir boşluk bırakmamak için hızla harekete geçtiğini görüyoruz.
Truman Doktrini, Ortadoğu’nun emperyal sorumluluğunu, Büyük Britanya’dan Birleşik Devletler’e geçiriyordu. Bu Türkoloji’nin de devri anlamındadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren Türkoloji’nin bir Amerikan disiplini haline geldiğini saptıyoruz.
Yön arayıcısı değil, Devrimciydi. Devrimci Doğan bir inattır; yolundan hiç dönmedi. Kendi yoluna gölge düşürecek en küçük bir adım atmadı.
Beni yoldaş öğrenciler yetiştirdi.Beni Ergin (Günçe) yetiştirdi, beni Cemal (Süreya) yetiştirdi, beni Taner Timur yetiştirdi.
Benim yaptığım tarihimizi zenginleştirmektir. Bu, tarihimizi halklaştırmak ve insanileştirmek anlamındadır.
Büyük Kurtarıcı’nın ve İsmet Paşa Hazretleri’nin Musul’un alınmasıyla ilgili bir vasiyeti olduğunu ben açıkladım.
Teslim eden teslim alanın libasında ise şiiri bir hal var, demektir.
Filozof Kant iyi’nin kendi halinde iyi olduğunu yazıyordu. Ben de doğru peşinde koşmanın başlı başına, doğru olduğuna inanıyorum.
1956-1966 dönemini Türkiye’de Kemalizm’in en yüksek, en parlak, en yaratıcı, en coşkulu dönemi olarak düşünmek gerekir.
Çılgın Türkler,Kemalizmin gecikmiş cenaze törenidir. Artık yüksek komutanları kemalist sayamayız. Bir cenaze töreni gerekiyor ve kışlalara Çılgın Türkler’i aldırıyorlar.
Yüksek hedefleri öneriyorum. Sınavsız eğitim, sınavsız bir üniversite, sınavsız bir toplum için mücadele öneriyorum.
Komedi, insanoğlunun önlenebilir çelişkilerinin gülünçlü görüntüsünü sergilemesi ise, ütopya da toplumsal düzeltilebilir bozuklukları gidermek için tasarılar hazırlamaktır.
Aydınlarımızı yorduğumu biliyorum. Solumuzu ürküttüğümden kuşku duymuyorum. Şaşırmıyorum; yüreği dağlanmış ve iradesi çökertilmiş olanların gıdası yanlışlardır ve yanlışlar, bunları rahatlatıyor.
Modern bilgi teorisi, yaşamı gerçek bir heyecan haline sokmuştur. Bilgi ile maddenin ayrılmadığı bir zamanda, uç bir aktivist için, yaşam, teori ve yaşama alanı ise epistemolojidir.
Aydın biraz da uyumsuz olabilendir. Yaşadığı ortam ile çelişkisi olan kimsedir. Aydın, biraz da kendisiyle çelişkisi olan kimsedir. Çünkü aydın, tanımı gereği, gelişen kimsedir. Ama çelişki olmadan gelişme olmaz. Aydın gelişen, gelişirken, biraz da, geliştiren kimsedir. Geliştirmeyen, aydın olmaz.
Yapısalcılık, akıl sürecinin dejenerasyonudur. Postmodernizm, akıl düşmanlığıdır.
Anadolu İhtilali, Kemalist tarihin yazdığına oranla, daha belirgin bir sürekliliği ve çok daha az keskin bir kopuşu temsil etmektedir. Kemalist tarih, Anadolu İhtilali’ni geçmişinden ve çevresinden gerçekte olduğundan çok daha derin bir biçimde koparmaktadır, kazılan hendekler zamanla doldurulamamıştır.
Ethem, bütün komutanlarını ve askerlerini, kurtuluş’a katılmaya ikna etmeye çalışmış ve mücadeleye bir tek kurşun sıkmamıştır. Elenler’e teslim olduktan sonra Ethem’in mücadeleye hiçbir zararı olmamıştır. Ethem’in hain olduğunu kanıtlayan bir tek işaret bulunmamaktadır.
Sonra bilimsel bir hızar makinasının başına geçtim, hızar fabrikası da denebilir, öyle düşünüyordum, tutarsız, kaba olanları, kesip atıyordum. Önce durdurmak üzere hücuma geçtiler ve sonra sustular; ancak, hızarların kütükleri keserken iç yakan bir sesi vardır, hep duydum.
Genç Türk Devleti’nin karşılaştığı en yaygın kavramın başında Şeyh Sait vardı; aşırı muhafazakardı, taşralıydı, ortodoks bir nakşibendiydi ve bu nedenle alevi inançlı kürtleri bile kendinden saymıyordu; liderlik niteliklerinden yoksundu ve buna karşın başkaldırı hızla yayıldı. sonunda mağlup oldu ve idam edildi; geriye isyanından çok, ingiliz casusluğu kalıyordu. Türkiye, yaygın olarak, bunun da bilimsel kanıtlarla desteklenmediğini benden öğrenmiştir.
Araştırmalarım, beni bu iddianın kaynağına götürmüştür. isyan sırasında, Tkp adına, moskova’daki basit bir basın açıklaması kaynaktır. bu iddia önce Moskova ve sonra da Ankara’da benimsenmiştir; Moskova, o sırada değerli müttefiki Türk Devleti’ni destabilize edecek bir hareketin, zamanın emperyalist lideri Londra’ya yarayacağına hükmetmiştir, bu hüküm yanlış değildir. Ancak bu doğru çıkarımdan, istidlal yoluyla, Sait’in casusluğuna geçmek, doğru mantık olmamaktadır.
Ülkemiz, sermaye birikiminden başka bütün birikimlerin reddedildiği bir yapıya dönüşmek üzeredir.
Türkiye, büyümezse küçülür.
Plütokrasinin altmışlı ve yetmişli yıllardan korkusu, Cumhuriyet’ten korku olmuştur.Asıl yıkmak isteyen, plütokrasidir.Yıkıcıları, yarattılar.
Şimdi çok daha kapsamlı bir askeri müdahalenin tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan’ı Türkiye siyaset sahnesinden silip Erbakan’ın temsil ettiği İslamcı dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak. (1979)