Yazarlık, yazmak: uydurmak değil seçmektir.
Ve ben ne zaman kiminle sevişsem hala seni aldatıyorum.
Kıskançlık felan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşamam. O kadar.
Kendine güvenip, ağzı laf yapanlara Laf yaptığı içinde kendini adam sananlara kısa bir hatırlatma Lafla adam olunmuyor .
Yıkılıyorum her geçen gün yokluğunun üstüne.
Doğuştan çaresi olmayan bir hastalığım var: Her gördüğümü insan zannediyorum.
Saklama yeteneği yüksek olan, güçlü biriyim. Hatta gözlerimden yaşlar düştüğünde bile şu iki kelimeyi söylerim: Ben iyiyim.
Bu ne bee ! Aşk mı kaldı artık.. Herkes gördüğünü sever olmuş. Ne olduğuna değil, ne verdiğine bakar olmuş.
Biz, aynı tavla tahtasında farklı iki pul gibiyiz. Öyle ya, ‘Birbirimizi kırmadan oyunu bitiremeyiz’.
Soğuk ve Şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan.
Gidebilirsin yada beni unutabilirsin.. ama ben yokmuşum gibi yaparsan eğer, Hiç olmamışsın gibi davranırım.. kıvranırsın!
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşka aşık olmadık
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git lazımsa eğer…
Her sözü verecek kadar aceleci tutamıyacak kadar unutkan…
Sen öyle göz
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır
Şimdi sen gidiyorsun ya, herkes sana benzeyecek.
Ben giderken en çok seni götürdüm.
Defolu bi ‘mal’ olduğunu farkettim sonunda. Defolu’p gitmeseydin eğer, varamazdım farkına.
Sen; Onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, O seni susturduğunu sanır. Hayat işte.
Tamam kabul; Küçükken mıknatıs yutmuş olabilirim, Peki ama bütün salaklar da demir mi yuttu?
Sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır.
Sen, bir matematik eşitsizliğinde bilinmeyensin. Anlaşıldı; ‘yalnız bırakarak çözeceğim seni.
Mutsuzum, Çünkü herkes gibi sahte değilim ve kimse gibi rol yapmadım. Mutsuzum, Çünkü sevmediğim birine ‘aşkım’ deyip sarılmadım.
Bende bilirdim gitme demeyi; ama morgta yatan bir cesede kalk gidiyoruz demek gibi birşey olurdu bu.
Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren, her yeni ilişkide temiz sayfa açtım diyenlere sesleniyorum: Sizin defter kaç ortalı?
Kıskançlık felan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşamam. O kadar!
Senine boyuna sevilmiş sen
Ama hala çok güzel hakkında konuşmak senin….bir beyhude çabasına daha girişmek seni methetmenin..sana küfretmenin…
Çok iyi şiirler yazdım kötülerin tamamını çıkarırsan…
Şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek..
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim.
Geçiyordum,hayal kırıklığına uğradım.
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı.
Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey.
Hiç kimse sevgilisine benim icin ne yaptın? dememeli.. 6 milyar insanin içinde seni bulmuş, daha ne yapsın.
Senin gibi olmak vardı; ama Allah beni ‘insan’ olarak yarattı.
O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.. Ve umrumda değil hiçkimse, Ne halim varsa görmekle meşgulüm.
Söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var.. kiminin yüzüne kiminin gelmişine, geçmişine.
Eski sevgiliden kalan yarayı, masum bir kızla kapatmaya çalışma. Çünkü birgün o namusuyla oynanan kız, senin kızın olabilir.
Sana kavuşmak değil niyetim, merak etme ! Yolda bir dilenci görsem para bile vermiyorum ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ der diye.
Kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok.
Anladım ki ağaçlar, Toprağa acı verdikçe büyüyorlar.
Hamamböceği kafası kopsa bile 8 gün yaşarmış. Peh! O da birşey mi ? Bazı insanlar, bi ömür boyu beyinsiz yaşayabiliyorken.
Yüzündeki o billur akşam kahvaltısı sürgülerken özümü, ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Acıktığını söylediğinde Kalk kendin al cümlesini duyunca, genelde acıkmaktan vazgeçer Türk insanı.
Yaşamak hızlı bir ölme biçimidir.
Eskiden aşk’ından yataklara düşenler vardı, Şimdide aşk diye yatağa düşenler var.
Zaman içine atıldığımız şiddetli ve değişmez bir debisi olan azgın bir nehirdir, ve kaybolmak mutlaktır biryerinde zamanın. İşte ölüm diye bildiğimiz şey de bundan başka birşey değildir.
İlginçtir bayanlar; Hem yavru bir köpeğe, hem de yakşıklı bir erkeğe verdikleri tepki hiç değişmez: “ayy cok tatlı.
Zaman çok değişti.. Artık katiller öldürmeden önce kendine iyi bak diyorlar.
Tamam kabul ediyorum; küçükken mıknatıs yutmuş olabilirim, Peki ama bütün salaklar da demir mi yuttu ?
Doğuştan tedavisi olmayan bir hastalığım var: “Her gördüğümü insan sanıyorum.
Adını anmak güzeldi……
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
Seni benden geri alabilir misin,Kovabilir misin beni senden
Seni sevmek diye buna derim ben
İşte bu sefer olacak olmakta olan……..
Ama halaa çok güzel sen olmasandaa senle olmak….
Ben senden bahsediyorum yinee…
Her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan….
Yaşamak hızlı bir ölme biçimidir…