Ve hâlâ… Hayatında morga gitmemiş tipler, “olayı unutturmayan kahraman” olma sevdasıyla, ölünün üzerine kürekle toprak attığının farkında olmadan sormaya devam ediyor: “Niye yakalanmıyor?”
İstisnasız, okur yazar.
Yazarlar? Adı üstünde, yazarlar. Pek okumazlar.
20 adım yürü.
Beyaz bi kaya var orada.
“X” işaretli.
Dön şimdi ordan…
Kayaya sırtını ver.
20 adım yürü.
Kestane ağacı göreceksin.
Çömel…
Kaz orayı…
Voltran’ı oluşturmak istiyorlar,olan bu…
Vezirin kavuğu,cübbesi yoktu ama, robdöşambrı vardı..
Sivrisinekler,arılar çok,dalan dalana.
Sıradan insanların, aklıyla, çabasıyla, samimiyetiyle, yüreğiyle büyüyenler… Çizgi kahramanları gerçek sandılar. Hatta o hale geldi ki… Pokemonlar bile havaya giriyor artık.
Arkadaş, iş işten geçtikten sonra benim akıbetimi merak etmeniz de, enteresan yani
Yine nehir yatağına aktı…
En çok seçim günlerinde yorum yazmayı sevi’yorum. Çünkü, seçim günü milli iradeye müdahale etmeyelim ayaklarıyla yazmı’yorum… Cümleten hayırlı iradeler dili’yorum.
Parayı ışığa tuttuğunuzda içinde Atatürk varsa o para gerçektir. Yoksa sahtedir. İnsanları da ışığa tutmamız yeterlidir. İçinde Atatürk geçmeyen herkes sahtedir.
Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı döveriz, “he masa ehhhh sen niye orada duruyorsun” diye. Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur.
Sanal “sorumlumuz” bile var… Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor. Trafik Canavarı’ndan…
Dolar patlarsa? Enflasyon Canavarı’ndan…
Hatta “sorumlu olmayan sorumlumuz” da var… Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim? Takıma alınmayan Hakan…
Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz… Sinekten..
Deli dana geliyor. inekten…
Millet hormonlu diye tavuk yemiyor. Erman Toroğlu’ndan…
Evleri su basıyor. Yağmurdan…
Ormanlar yanıyor. Sigaradan…
Gemi batıyor. Dalgadan…
İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor? Rahmetli pilottan…
Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz? Allah’tan…